27 Mart 2022 Pazar

Riga’nın Köpekleri / Henning Mankell

Riga'nın KöpekleriRiga’nın Köpekleri

Riga’nın Köpekleri’nden…

Buğulanmış camı eliyle silerek bir kez daha bota baktı. İçinde kimse yok, dedi kendi kendine. Bir gemiden düşmüş olmalı. Dümeni kırdı ve yavaşladı. Hızın değişmesiyle birlikte uyanan Jakobson bir karış sakalı uzamış yüzünü dümen köşkünden içeri uzattı. Geldik mi?" diye sordu.

"Lombarın yanında bir tahlisiye botu var," dedi, adı Holmgren olan dümendeki adam. "Alalım onu. Bir iki bin papel eder. Sen dümene geç, ben çengelle onu çekmeye çalışacağım."

Jakobson dümene geçerken Holmgren şapkasının kenarlarını kulaklarının üstüne çekti ve dümen köşkünden ayrıldı. Rüzgâr olanca hızıyla esiyordu, parmaklığa tutundu. Bot yavaş yavaş tekneye yaklaşıyordu. Dümen köşkünün yanında duran tekne çengelini asılı olduğu yerden çıkarmaya başladı. Kancaları açarken parmakları soğuktan donmuştu ama sonunda çengeli çıkardı ve suya attı.

Harekete geçti. Bot tekneden yalnızca birkaç metre ilerideydi ve Holmgren hatasını anladı; içinde iki kişi vardı. İki ölü. Jakobson dümen köşkünden haykırdı. Söyledikleri anlaşılmıyordu ama o da botun içinde ne olduğunu görmüştü.

Holmgren ilk kez ceset görmüyordu. Askerlik yaparken eğitim sırasında bir silah ateş almış ve dört arkadaşı paramparça olmuştu. Daha sonraları da, profesyonel balıkçılık yaparken kıyılara vuran ya da suda yüzen birçok ceset görmüştü.

Holmgren cesetlerin üstündeki garip giysileri fark etti. Bu iki adam ne balıkçı ne de denizciydi, cesetler takım elbiseliydi. Ve sanki kaçınılmaz sonlarından birbirlerini korumak istercesine birbirlerine sarılmışlardı. Başlarına nelerin gelmiş olabileceğini anlamaya çalıştı. Bunlar kim olabilirlerdi?

Jakobson dümen köşkünden çıkarak yanına geldi.

"Hay Allah!" dedi. "Hay Allah! Şimdi ne yapacağız?"

Holmgren bir an düşündü.

"Hiçbir şey," dedi. "Onları buraya alırsak yanıtlamamız olanaksız birçok soruyla karşı karşıya kalırız. Onları görmedik. Ayrıca tipi de vardı, unutma."

"Onları bırakacak mıyız?" diye sordu Jakobson.

"Evet," diye karşılık verdi Holmgren. "Ölmüşler zaten. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Ayrıca nerden gelip nereye gittiğimizi de kimseye açıklamak istemiyorum. Sen istiyor musun?"

Jakobson başını kuşkuyla salladı. Konuşmadan cesetlere baktılar. Holmgren onların oldukça genç olduklarını, otuz yaşlarından fazla olmadıklarını düşünüyordu. Yüzleri kaskatı kesilmişti ve bembeyazdı. Holmgren ürperdi.

"Botun üstünde herhangi bir yazının olmaması garip," dedi Jakobson. "Acaba hangi geminin botu bu?"

"Ne olmuş olabilir?" diye mırıldandı. "Bunlar kim? Ne kadar zamandan beri kravatlı ve takım elbiseli bir şekilde denizdeler acaba?"...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder