15 Ekim 2021 Cuma

Ölüm Mesajı / Mark Billingham

Ölüm Mesajı

Ölüm Mesajı

Ölüm Mesajı’ndan…

Cep telefonu çaldığında, Thorne internette Go-Cat'i bulmaya çalışıyor ve bir yandan da kafasında nasıl bir hamle yapacağını planlıyordu.

'Üzgünüm,' dedi Louise. 'Şimdi çıkıyorum işten.'

Çocuk Kaçırmaları Soruşturma Ünitesi, diğer özel bölümlerle beraber, Scotland Yard'da bulunuyordu. Thorne'un Cinayet Masası Ekibinin bulunduğu Hendondaki Peel Centre'den, bir hayli uzaktı ama gecenin bu saatinde, Kentish Town'a olsa olsa 20 dakikada gelebilirdi Louise.

'Suyu hemen ısıtıyorum,' dedi Thorne. Karşıda bir duraksama oldu ve Thorne, Louise'in binadan çıkarken diğer polislere iyi geceler dediğini duydu. Herkes binanın altındaki kapalı garaja iniyor olmalıydı.

Sonunda, 'sanırım bu gece eve gideceğim,' dedi Louise.

'Peki, tamam.'

'Çok yorgunum.'

'Tamam, sorun değil'

'Yarın akşam yapalım.'

'Ben bu gece de yapacağım,' dedi Thorne. 'Sadece görünüşe göre, seninle değil, tek başıma yapacağım.'

Louise'in gülüşü, kısık ama içtendi. Nefes alışverişlerinden, Thorne onun arabasına doğru hızla yürüdüğünü ve eve varmak için can attığım tahmin edebiliyordu. 'Önceden aramalıydım,' dedi, 'ama buraların nasıl olduğunu biliyorsun. Çok bekledin mi?'

'Önemli değil.' Gerçekten de önemli değildi. Her ikisi de o kadar garip saatlerde işten çıkabiliyorlardı ki, bu gibi gecenin bir yansı yapılan telefon konuşmaları, onlar için olağan hale gelmişti.

'Senin günün nasıldı?'

'Şöyle böyle.' Her zamanki gibi, Thorne aynı anda birkaç tane değişik cinayet olayı üzerinde çalışıyordu. Her biri, değişik durumlardaydılar; henüz soğumamış bir cesetten, yeni yeni yol almaya başlayan bir mahkeme davasına, sinir krizi geçirip boş bir votka şişesiyle karısını ve kayınvalidesini katleden bir adamdan, genç bir Asyalıyı "namus" uğruna öldüren bir amcaya, bir pub'ın otoparkında öldürülen bir Türk gencine kadar her şey vardı. 'Senden ne haber?' diye sordu Thorne.

'Bir demet kahkaha,' diye yanıtladı Louise. 'Tüm öğleden sonrayı, büyük bir uyuşturucu kaçakçısını, başka bir büyük kaçakçıya karşı dava açması için ikna etmeye çalışmakla geçirdim. Adama bir hafta boyunca kendi kendini tutsak etmesinin ve kendi başına üç parmağım kesmesinin mümkün olamayacağını anlattım.'

'Nasıl gitti?'

'Dediğine göre; kazayla kendini bir kulübeye kilitlemiş ve zaman geçirmek için biraz eroin almak isterken, elektrikli testereyle yanlışlıkla parmaklarını kesmiş.'

'Hemen sonuca ulaşma,' dedi Thorne. 'Yüzünde masumiyet belirtisi var mıydı?' Yeniden bir kahkaha. Derinden gelen eko, Louise'in yeraltı garajına girdiğini gösteriyordu.

'Sesin yorgun geliyor,' dedi Louise.

'İyiyim.'

'Neler yaptın?'

'Fazla bir şey değil. Saçma bir film seyrettim... Biraz dosyalan inceledim.'

'Tamam.' Sinyalin azalmasıyla, ses kesilmeye başladı. Thorne, arabanın kumandasından gelen sesi duydu.

'O zaman, yarın akşam görüşüyoruz.'

'Eğer saçımı yıkamıyorsam, evet,' dedi Thorne.

'Yarın gündüz seni ararım.'

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder