Müşterek Dostumuz
Müşterek Dostumuz’dan…
Üzerinde lamba yanan şişeyi alıp duvarda asılı bir kâğıda yaklaştırdı, üzerine BULUNAN CESET başlığı atmıştı polis. İki arkadaş duvara yapışık duran raporu okudular, bu arada onlara lambayı tutan Gaffer da ikisinin yüzlerini okuyordu.
"Zavallı adamın üzerinde sadece belgeleri varmış anlaşılan," dedi Lightvood, gözlerini bulunanların dökümünden bulana çevirerek.
"Sadece belgeler."
Tam o sırada kız elindeki dikişiyle ayağa kalkıp kapıdan çıktı.
"Hiç parası yokmuş," diye devam etti Mortimer; "yelek ceplerinden birinde üç peni varmış sadece."
"Üç. Peni. Yelek cebinde," dedi Gaffer üç cümle kurarak.
"Pantolon cepleri boşmuş ve tersyüz edilmiş haldeymiş."
Gaffer Hexam başını salladı. "Ama hep böyle olur. Gelgit akıntısından mı nedir. Aha," ışığı ötekine benzeyen bir başka kâğıt parçasına tuttu, "adamın cepleri boş ve tersyüz edilmişti. Nah bu da öyle," ışığı bir başkasına götürdü, "kadının cebi boş ve tersyüz edilmişti. Bu da öyle. Bu da. Ben okuma bilmem, gerek de yok, duvardaki yerlerinden biliyorum hepsini. Şu denizciydi, kolunda iki çapa, bir bayrak, bir de GFT dövmesi vardı. Bakın bakalım doğru mu değil mi?"
"Doğru."
"Bu da gri botlu genç kadındı, iç eteğine bir tane haç işlenmişti. Bakın bakalım doğru mu değil mi?"
"Doğru."
"Şunun da gözünün üzerinde çok fena bir yara vardı. Bu, kendilerini eşarpla birbirlerine bağlamış kız kardeşler. Şu da ihtiyar bir ayyaştı, ayağında terlik, başında gece takkesi, sonradan anlaşıldı ki bu, çeyrek şişe rom için suda delik açarım diye iddiaya girmiş, sonra da kalkıp hayatında ilk ve son olarak sözünde durmuş. Az buz kâğıt yok odada, ama ben hepsini ezbere bilirim. Alim sayılırım!"
Işığın kendi alim zekâsına şahadet etmesini ister gibi, lambayı bütün kâğıtların üzerinden geçirdi, sonra masanın üzerine koydu ve arkasına geçip dikkatle misafirlerine bakmaya başladı. Bazı alıcı kuşlara has bir özelliği vardı; kaşlarını çattığında, çitişmiş başı iyice dikiliyordu.
"Bütün bunları sen kendin mi buldun?" diye sordu Eugene.
Alıcı kuş bu soruya cevaben, "Sizin adınız neydi acaba?" diye sordu kelimeleri uzatarak.
"Arkadaşım Bay Eugene Wrayburn," diye araya girdi Mortimer.
"Bay Eugene Wrayburn, öyle mil Acaba Bay Eugene Wrayburn bana ne sormakta?"
"Basit bir soru, bütün bunları tek başına mı buldun?"
"Basit bir cevap, çoğunu."
"Bu vakalarda, boğulma öncesi şiddet ve soygun olduğunu düşünüyor musun?"
"Bunu hiç düşünmüyorum," dedi Gaffer. "Ben öyle düşünen tiplerden değilim. Siz de ömrünüzün her günü, geçiminizi nehirden çıkarmak için debelenseydiniz, siz de düşünmeye fazla merak sarmazdınız. Sizi geçireyim mi?"
Lightwood'un başıyla onaylaması üzerine kapıyı açtığında, hayli solgun ve bizar olmuş bir yüz kapıda belirdi - aşırı gergin bir adamın yüzü.
"Kayıp ceset mi var?" diye sordu Gaffer Hexam, olduğu yerde durarak; "yoksa bir ceset mi bulundu? Ha?"
"Ben kayboldum!" dedi adam telaşlı ve sabırsız bir tavırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder