13 Mart 2022 Pazar

Dune Mesihi / Frank Herbert

 

Dune MesihiDune Mesihi

Dune Mesihi’nden…

Kayalardan esen rüzgarın sesi düşüncelerine eşlik ediyordu. Çölde gün, sarı üstüne sarı, bej üstüne bej, gri üstüne gri hale geliyordu.

Neden böylesine garip yol arkadaşlarını bir araya getirmişti?

“Biz,” demişti Paul, sorduğu soruya karşılık olarak, “kafile sözcüğünün aslında yolculuk eden arkadaşlar anlamına geldiğini unuttuk. Biz bir kafileyiz.”

“Ama bu insanların ne değeri var?”

“Orada!” demişti, korkunç göz çukurlarını ona çevirerek. “O temiz, basit yaşam tarzını kaybettik. Eğer bir şey, şişelenemez, kurutulamaz, mayalanamaz ya da istiflenemezse, ona hiçbir değer vermeyiz.”

Chani kırgın bir şekilde şöyle dedi: “Demek istediğim bu değildi.”

“Ahh, canımın içi,” dedi yumuşak bir sesle, “maddi olarak öyle zengin ve yaşam olarak öyle fakiriz ki. Ben kötü, inatçı ve salağım...”

“Değilsin!”

“Bu da doğru. Ama zaman ellerimi maviye boyadı. Ben ...ben sanırım, zaten keşfedilmiş olduğunu fark etmeden yaşamı keşfetmeye çalıştım.”

Ve Paul oradaki yeni yaşamı hissetmek için elini onun karnına koymuştu.

Bunu hatırlayınca, Paul’den onu buraya getirmesini istediği için üzülerek her iki elini karnının üstüne koydu ve titredi.

Çöl rüzgarı, sarp kayalığın eteğindeki kumulları sabitleyen yeşilliklerden kötü kokular yayılmasına neden oldu. Fremen batıl inancı Chani’yi sardı: kötü kokular, kötü zamanlar. Yüzünü rüzgara döndü, yeşilliklerin dışında bir solucan gördü. Şeytani bir geminin pruvası gibi kumullardan yükseldi, kumu harmanladı, kendi türü için ölümcül olan suyu kokladı ve uzun, oyuk bir kovuğun altında uzaklaştı.

Solucanın korkusundan ilham alan Chani, sudan nefret etti. Bir zamanlar Arrakis’in ruhu ve cam olan su, bir zehir haline gelmişti. Su salgın getirmişti. Yalnızca çöl temizdi.

Chani’nin altında bir Fremen iş ekibi göründü. Siyeçin orta girişine tırmandılar, Chani onların ayaklarının çamurlu olduğunu gördü.

Ayakları çamurlu Fremenler!

Siyeçin çocukları onun tepesindeki sabaha karşı şarkı söylemeye başladılar, sesleri üst girişten yükseliyordu. Sesler, zamanın ondan, rüzgarın önündeki atmacalar gibi kaçtığını hissetmesine neden oldu. Ürperdi.

Gözsüz görüntüsüyle Paul hangi fırtınaları görüyordu?

Paul’ün içinde zalim bir çılgın, şarkılardan ve polemiklerden bıkmış birisi olduğunu hissediyordu...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder