14 Mart 2022 Pazartesi

Dune / Frank Herbert


DuneDune

Dune’den…

Parlak yüzükler takılmış tombul bir elin döndürdüğü, kısmen gölgeler içinde, kabartmalı bir dünya küresiydi. Küre, üç duvarı çeşitli renklerde rulolar, telkitaplar, bantlar ve bobinlerle kaplı penceresiz bir odanın diğer duvarındaki serbest şekilli bir rafta duruyordu. Hareketli süspansör alanlarında asılı altın kürelerden odaya ışık yayılıyordu.

Odanın ortasında, üstü yeşim pembesi taşlaşmış elakka odunundan, elipsoit bir masa duruyordu. Masanın çevresindeki süspansörlü silindirik sandalyelerden ikisi doluydu. Birinde onaltı yaşlarında, yuvarlak yüzlü, melankolik gözlü ve siyah saçlı bir genç oturuyordu. Diğerinde ince, kısa boylu, kadınsı yüzlü bir adam vardı.

Her ikisi de küreye bakıyorlardı ve gölgelerin yarı yarıya gizlediği adam küreyi döndürüyordu.

Kürenin arkasından bir kıkırdama duyuldu. Kıkırdamanın arasından bas bir ses gürledi: "İşte bu, Piter; tarihin en büyük insan kapanı. Ve Dük kapanın ağzına doğru yöneldi. Benim, Baron Vladimir Harkonnen'in yaptığı muhteşem bir şey değil mi?"

"Kesinlikle Baron," dedi adam. Tenor sesi tatlı bir müzikaliteyle çıktı.

Tombul el kürenin üstüne indi, dönüşünü durdurdu. Şimdi, odadaki bütün gözler hareketsiz yüzeye odaklanabilir; ve bunun, İmparatorluk'un varlıklı koleksiyoncuları ya da gezegen valileri için yapılan türden bir küre olduğunu görebilirdi. Küre, İmparatorluk'un el işçiliğinin havasını taşıyordu. Enlem ve boylam çizgileri olarak saç inceliğinde platin teller yerleştirilmişti. Kutup bölgelerine en kaliteli bulut beyazı elmaslar kakılmıştı.

Tombul el, yüzeydeki detayları izleyerek hareket etti. "Sizi gözleme davet ediyorum," diye gürledi bas ses. "Yakından gözle Piter; ve sen de Feyd-Rautha, hayatım: Altmış derece kuzeyden yetmiş derece güneye kadar bu enfes dalgacıkları. Renkleri size tatlı karamelleri hatırlatmıyor mu? Ve hiçbir yerde göllerin ya da nehirlerin ya da denizlerin mavisi görülmüyor. Ve şu sevimli kutup bölgeleri, öyle küçükler ki. Herhangi birinin burayı tanıyamaması mümkün mü? Arrakis! Gerçekten eşsiz. Eşsiz bir zafer için şahane bir dekor."

Piter’ın dudaklarına bir gülümseme değdi geçti. "Ve düşünün Baron: İmparator Padişah sizin bahar gezegeninizi Dük'e verdiğine inanıyor. Ne dokunaklı."

"Anlamsız bir laf," diye gürledi Baron. "Bunu genç Feyd-Rautha'yı kandırmak için söylüyorsun ama yeğenimi kandırmaya gerek yok."

Melankolik yüzlü genç, sandalyesinde kıpırdandı, bedenini saran esnek siyah giysideki bir kırışıklığı düzeltti. Arkasındaki duvarda bulunan kapıdan ihtiyatlı bir tıklama sesi gelince doğruldu

Piter sandalyesinden kalktı, kapıya gitti ve kapıyı bir mesaj rulosunu almaya yetecek kadar açtı. Kapıyı kapattı, ruloyu açtı ve mesaja göz attı. Kıkırdadı. Ardından bir daha.

"Eee?" dedi Baron.

"Aptal herif bizi yanıtladı Baron!"

"Bir Atreides ne zaman jest yapma fırsatını tepti ki?" diye sordu Baron. "Eee, ne diyor?"

"Son derece kaba, Baron. Size 'Harkonnen' diye hitap ediyor; ne ‘Efendimiz ve Aziz Kuzen' ne ünvan, hiçbir şey."

"İyi bir hitap," diye homurdandı Baron, sesi sabırsızlığını ele verdi. "Ne diyor sevgili Leto?"

"Diyor ki: Toplantı isteğiniz reddedilmiştir. Sık sık ihanetinizle karşılaştım ve bu herkesçe biliniyor.'"

"Ve?..."

NK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder