4 Şubat 2022 Cuma

Mavi Oktav Defteri / Franz Kafka

 

Mavi Oktav DefteriMavi Oktav Defteri

Mavi Oktav Defteri’nden…

Mutlak olan açısından, tüm bilimler bir yöntembilimden gayrısı değildir. Öyleyse, katışıksız yöntem bilimsel olandan korkmaya gerek yok. Faydasız bir kabuk; biricik olan dışındakilerin tümünden fazlası değil.

Bir savaşı sürdürüyoruz. (Nihai sorunun saldırısına uğradığımda silahlarımı kuşanmak için ardıma bakar fakat hangi silahı kuşanacağıma karar veremem, kararımı versem de benim olmayan silahları seçmeye yazgılıyım, çünkü hepimiz müşterek bir depodan silahlanıyoruz.) Tek başıma, bana ait bir savaşı sürdürebilmem mümkün değil; özgür olduğum yanılgısına kapılabilsem, çevremde benden başkasını görmesem, zaman yitirmeden görürüm ki, layıkıyla kavrayamadığım ya da hiç anlamadığım genel durumun yüklediği bir görevdir başladığım.

Bunun kanıtladığı, savaştaki öncülerin, arkadan yaklaşan süvarilerin, pusuda bekleyen keskin nişancıların, savaşa özgü alışılmış sapkınlıkların varolduğu gerçeğidir; aynı zamanda kimsenin tek başına, özgür bir savaş sürdüremeyeceği gerçeğidir de. Kendini beğenmişliğe atılmış bir tokat. Elbette, aynı zamanda pek gerekli, gerçeklikle uyumunu yitirmemiş bir cesaret aşısı.

Doğru yoldan sapıyorum.

Kendinizi beğenerek kapıldığınız kibir nöbetlerinden sonra derin bir nefes alın. Der Jude'deki[14] öyküyü okurken kapıldığım haz. Tıpkı kafesteki bir sincap. Harekete geçmenin neşesi, daralmadaki yeis, direnmedeki çılgınsılık, dışarıdaki huzurdan dolayı perişanlık. Tümü aynı anda, isterse art arda bir araya gelecek, nihai anın rezilliği gelip yakaya yapıştığında.

Güneşten gelen ışığın bahtiyarlığı.

Evreni kendine özgü kavramanın yolunu, bu yolun aşamalarını anımsamadaki zayıflık iyiye işaret değildir. Bir bütünün sağa sola savrulmuş parçaları. Nihai karar anı geldiğinde kendi varlığını, uzaklara atacak bir taş ya da öldürmeye amade bir bıçak gibi avcunda sımsıkı tutamamışken, bu denli devasa bir görevin altına nasıl girebiliyor, kendini bu görevi becermeye layık görüyor, bu görev için yakarabiliyor, giderek yakarma sözcüğündeki harfleri ezberine almaya cüret edebiliyorsun? Beri yandan, sıkıp yumruk yapmadan önce avcuna tükürmenin gereği yok.

İnsana avuntu vermeyen bir şey düşünmek mümkün mü? Daha doğrusu, avuntudan nasibini almamış, avuntu içermeyen bir şey? Bilmenin bizzat kendisinin avuntu olması, bir çıkar yol olabilirdi. İnsanın kendini kaldırıp bir yana atmayı düşünmesi mümkündür fakat bu bilginin yanlış olduğu kanıtlanmadığı sürece, sadece bunu bilmenin verdiği farkındalıkla kendini savunabilir insan. İnsanın kendisini saçlarından kavrayıp bataklıktan çekip çıkarmasına benzer bu. Madde evreninde saçma gözüken şeyler, ruhsal evrende mümkündür.

Ruhsal evrende yerçekimi kanunu yoktur; melekler uçmaz, yerçekimi kanunu ile savaşmak zorunda değillerdir, bizim varsaydığımız savaş, yerçekimi kanundan ötesini düşünemeyen maddi evrene mahkumların düşüdür. Kuşku yok ki, bizim algılama gücümüzün sınırları dışındadır ya da o sınırları çok yükseklere taşıdığımızda sezinleyebileceğimiz bir şeydir bu. Varsayalım odama ilişkin bilgimle özbilgimi kıyasladım, özbilgim nasıl zavallı bir boynubüküklük içindedir. (Akşam) Neden? İç evreni dış evreni gözlediğimiz gibi gözleyemeyiz.

Hiç olmazsa, bir bütün olarak düşünüldüğünde tanımlayıcı ruhbilim, insanbiçimci bir yanılsamadan, sınırlarımızın ötesine sefer düzenlemeyen bir oyundan başkası değil. İç evreni tanımlamak mümkün değildir, sadece yaşanır o evrende Ruhbilim, maddi evrenin Tanrısal düzlemdeki ifadesi, en doğrusu, maddi evrenimizden sömürdüklerimizle şişmiş bizlerin tasarladığı bir aynadır yalnızca. İfadedir, çünkü gerçek bir yansıma söz konusu olamaz, istediğiniz yöne dönün, dünyadan başkasını göremeyiz...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder