5 Kasım 2021 Cuma

İsa Yazmaları / Michael Baigent

İsa Yazmaları

İsa Yazmaları

İsa Yazmaları’ndan…

Kâse efsaneleri, eski pagan Kelt geleneklerine ait unsurları ve Hıristiyan mistisizmine ait unsurları birleştiriyordu. Toprağın verimliliğinin devam etmesini sağlayan bir 'bereket kâsesi' sembolü en baştan beri vardı ve Kâse tanımları mistik bir olayın anlatımında kullanılan terimlerle yapılıyordu. Bize anlamlı gelen; efsanelerde vurgulanan Kutsal Kâse Koruyucuları, Perceval veya Parsival terimlerinin Kudüs'teki çarmıha kadar uzanarak, tarihin içinden geçip gelen 'en kutsal kan soyu' na işaret ediyor olmasıydı. Belli ki bu; Davut'un nesliydi. Bu konu, tüm Kâse yorumcularının dikkatinden kaçmış gibiydi.

Sangraal veya Sangreal yani Kâse (Grail) teriminin üzerinde tartıştık. Bu terim, sözcük oyunuyla zekice bölünerek üzerinde oynanmış olan, San Graal veya San Greal -Kutsal Kase (Holy Grail)- sözcüklerinden geliyordu. Sang Real terimi ise 'Asil Kan (Blood Royal)' anlamındadır ve biz bunun, Davut'un asil nesline işaret edebileceğini düşündük. Gerçekten de Ortaçağ boyunca bu nesil, 'en kutsal nesil'di.

Davut'un bu kutsal neslinin, Ortaçağın ilk dönemleri boyunca Güney Fransa'da varlığını sürdürdüğüne dair hiç bir şüphe yoktur. Bu tarihi bir gerçektir.

Charlemagne, krallığını kurarken en yakın yoldaşlarından biri olan Guillem (William)'i Toulouse, Barcelona ve Narbon Kontluğu'na atayarak, Hıristiyan Krallığı ile Endülüs Emirliği, yani diğer bir deyişle İslam İspanya’sı arasındaki tampon bölgenin Prensliğinin başına getirdi. Bu yeni, prens Gulliem, bir Yahudi'ydi ve ayrıca Davut'un soyundan geliyordu.

On ikinci yüzyılın Yahudi gezgini Tudelalı Benjamin, ruhsatnamesinde İspanya’dan Ortadoğu'ya yaptığı yolculuğu anlatırken, Narbon'un adaletli prensinin 'aile ağacında da belirtildiği gibi, Davut'un soyundan geldiğini' açıklıyordu.' Yahudi Ansiklopedileri bile Narbon'un bu 'Yahudi Krallarından' bahseder; fakat kan bağını yalanlar. Elbette hiç kimse Tudelalı Benjamin'in sözünü ettiği bu kan bağının nereden geldiğini sorgulamak istemez. Bunun yanı sıra, bizim de farkına vardığımız gibi, durum oldukça karmaşıktır.

Davut'un Güney Fransa'daki neslinden olan bu prenslerin soy kütüğüne baktığımızda; onların, I. Haçlı Seferinin liderlerinden biri olan ve sonradan Kudüs Kralı olan Godfrei de Bouillon'un atalarıyla aynı isimler olduğunu keşfettik. Bu Haçlı Savaşı'nda dört büyük soylu vardı. Peki taht neden tek başına Godfrey de Bouillon'a sunulmuştu ve bunu, neden hüküm vermek için Kudüs'te toplanan ve hâlâ haklarında bir şey bilinemeyen bir seçim komitesi ona sunmuştu?  Bu asil lordlar kime hangi sebepten dolayı itaat ediyor olabilirlerdi? Anladığımız kadarıyla, kan bağı unvanlara üstün gelmiş ve krallığın Davut'un neslinden gelen Godfrey'in hakkı olduğuna karar verilmiştir.

Bu kan bağı nereden kaynaklanıyordu? Tabii ki Kudüs’ten, İsa'dan Kutsal Kan, Kutsal Kâse’de tartıştığımız -İsa ve Mecdelli Meryem evliliğinin sonucundan- Aslında şunu da merak ediyorduk: Kana'da evlenenler İsa ile Mecdelli Meryem değil miydi? En sonunda bu, onun neden düğüne 'davet edildiği' ve şarap üzerindeki sonradan doğan sorumluğunu açıklıyordu! Doğal olarak, kitabımızın yapımıyla birlikte tartışmalar da dünya genelinde patladı.

'Bay ve Bayan Mesih' diye yazarak, akıllıca taşlıyordu bir yorumcu. Ve devam ederek büyüyen taşlamalar arasında bu, en hafif olanlarındandı...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder