9 Ekim 2021 Cumartesi

Yaz Yağmuru / Marguerite Duras

Yaz Yağmuru

Yaz Yağmuru

Yaz Yağmuru’ndan…

Bir akşam erkek ve kız kardeşler Jeanne'a bu konudaki düşüncelerini, ne düşündüğünü sordular. Jeanne'a göre Ernesto ağacın yalnızlığından ve de kitabın yalnızlığından etkilenmiş olmalıydı. Ona göre Ernesto kitabın kurbanlığını ve ağacın yalnızlığının kurbanlığını aym kader içinde birleştirmişti. Ernesto Jeanne'a yanmış kitabı bulduğunda yalnız ağacı hatırladığını söylemişti. Aynı anda iki şeyi düşünmüştü: bunların kaderlerini ilişkilendirmek, bunları kafasında ve bedeninde eritmek ve karıştırmak... Ernesto böylelikle tüm yaşamın bilinmezliğine yaklaşmak istiyordu.

Ve şunu da eklemişti Jeanne: Ernesto beni de düşünmüştü.

Ama erkek ve kız kardeşler Jeanne'ın söyledikerinden hiçbir şey anlamamışlardı ve yeniden uykuya dalmışlardı. Jeanne farketmemişti bunu ve ağacı ve Ernesto'yu anlatmaya devam etmişti.

Ernesto bu şekilde konuşmaya başladıktan sonra Jeanne için yanmış kitap ve ağaç Ernesto'nun nesneleri olmuşlardı, Ernesto bulmuştu onları, elleriyle, gözleriyle, düşüncesiyle dokunmuştu onlara ve Jeanne'a sunmuştu sonra.

Hayatının bu döneminde Ernesto okumayı bilmiyordu, herkes onun okumayı bilmediğini biliyordu ama o yanmış kitaptan bir şeyler okuduğunu söylüyordu. Ne düşündüğünü, ne yaptığını bilmeden söylüyordu bunları ve sonra, daha sonra, arkasından hiçbir şey sormamıştı kendisine bu konuyla ilgili olarak... yanılıp yanılmadığını, gerçekten okuyup okumadığını, hatta bunun okuma olup olmadığım, okumanın böyle mi yoksa başka türlü bir şey olup olmadığını.... hiç düşünmemişti.

İlk başta şöyle bir deneme yapmıştı anlattığına göre: bir sözcüğün şekline tümüyle nedensiz ve keyfi bir düşünceyle bir anlam yüklemişti. Sonra aynı şeyi ikinci sözcük için yapmıştı, başka bir anlam vermişti ama birinci sözcüğe verdiği sözde anlama göre anlamlandırmıştı ikinci sözcüğü ve bütün cümleden bir anlam çıkarıncaya kadar devam etmişti bu. Böylece okumanın kendi bedeninde kendiliğinden yaratılmış bir hikâyenin bir tür sürekli akışı olduğunu anlamıştı.

Kitaptan bu yöntemle bir şeyler çıkardığını sanmıştı... Uzun zaman önce Fransa'nın uzak köşelerinden birinde yabancı bir kral hüküm sürmüştü... Kralların hikâyelerini okumamıştı o, belli bir dönemde, belli bir ülkede yaşamış bir kralın hikâyesini okumuştu... öyle sanıyordu. Kitap yanmış olduğundan bu hikâyenin küçük bir bölümünü okumuştu... sadece bu kralın yaşamını ve yaptığı işlerle ilgili olarak bazı bölümleri okumuştu... Erkek ve kız kardeşlerine böyle söylemişti. Ama bu kitap konusunda kıskançlık içinde olan kardeşleri Ernesto'ya şöyle demişlerdi:

-Sen bu kitabı nasıl okuyabilirsin, aptal herif, okumayı biliyor musun ki? Ne zaman öğrendin okumayı?

Ernesto doğru söylediğini, okumayı bilmeden nasıl okuduğunu anlayamadığını söylüyordu. Kendisi de şaşkındı. Erkek ve kız kardeşlerine bunu da söylemişti.

Bunun üzerine hep birlikte Ernesto'nun söylediklerini doğrulama kararı almışlardı. Ernesto okula yazılmış ve devam etmekte olan, tamı tamına on dört yaşındaki komşularının çocuğunun yanma gitmişti. Ve ondan, kitabın, kendisinin okumuş olduğunu sandığı bölümünü okumasını istemişti: burada, kitabın başında ne anlatılıyor?

Ayrıca Vitry'deki bir ilkokul öğretmeninin yanma da gitmişti; bu kişinin de diplomaları vardı ve tamı tamına otuz sekiz yaşındaydı kendisi. Ve her ikisi de aşağı yukarı aynı şeyi söylemişlerdi ve ilkokul öğretmeni ayrıca hikâyesi anlatılan kralın Yahudi olduğunu eklemişti. İki okuma arasmdaki tek fark buydu. Daha sonra Ernesto babasına da doğrulatmak istemişti bunları ama babası tuhaf bir biçimde onu başından savmış, sorundan kurtarmıştı kendisini, öğretmenin anlattıklarına inanmak gerektiğini söylemişti. Daha sonra öğretmen, anne babayı ziyaret etmiş ve onlardan Ernesto ve kızkardeşini okula göndermelerini istemiş, böylesine akıllı ve bilgi açlığı içindeki çocukları evde tutmaya hakları olmadığını söylemişti.

Ya erkek ve kız kardeşler? diye sormuştu Ernesto, onlarla kim ilgilenecek?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder