28 Ekim 2021 Perşembe

Kaybolan Miras / Robert A. Heinlein

Kaybolan Miras

Kaybolan Miras

Kaybolan Miras’tan…

Cerrahın açık turuncu eldivenler içindeki, insan dışı bir yaratığı andıran ince ve uzun, narin elleri, yaranın üstünde zarif ve ustaca hareket ediyordu. Bu eller, sanki kendine özgü ayrı bir hayat ve zekâyla yüklüydü, ölümünden hücrelerin henüz habersiz olduğu, tamamı yok olmuş doku temizlenip alındı – lime lime kemik parçaları, yırtılmış sert zar, asıl beynin gri kabuk dokusu...

Huxley, bu ufak çaplı gösteriden büyülenmiş, zamanın ve olayların akışından bütünüyle kopmuştu. Tek hatırlayabildiği, kısa, özlü emirlerdi: "Krampon!", "Pens!", "Tampon!". Ufacık testerenin boğuk sızlayışı; sert ve canlı kemikte gidip gelen, diş kamaştırıcı gıcırtı. Zarar görmüş kıvrımları düzeltmek için spatulaya benzeyen bir alet zarifçe kullanılmıştı. Her şey inanılmaz ve gerçek dışıydı. Huxley, düz ve ince bir bıçağın, zihnin kapısını yontuşunu, mantığın ince duvarlarını tıraşlayışını izledi.

Hemşirelerden biri, üç kez cerrahın alnındaki teri silmişti.

Parafin işlevini yerine getirdi. Vitalyum alaşımı kemiğin yerini aldı, gizli enfeksiyonun üzerini örttü. Huxley sayısız ameliyat izlemesine rağmen, rahatlama ve zaferin getirdiği, o dayanılmaz duyguyu bir kez daha tattı. Hani o, cerrahın arkasını dönüp, giyinme odasına doğru yönelirken eldivenlerini çıkardığı anda hissedilen duygu...

Huxley, Coburn'ün yanına gittiğinde, o, maskesini ve kepini ilaçlı suya batırmış, elbisesinin ceplerinde sigara arıyordu. Tekrar insana benzemişti. Huxley'e sırıtarak sordu.

"Ee, nasıl buldun?"

"Muhteşem. ilk kez böyle bir şeyi bu kadar yakından izledim. Camın arkasından o kadar iyi göremiyor insan. Düzelecek mi?"

Coburn'ün yüzündeki ifade değişti. "O senin arkadaşın, değil mi? Bir an aklımdan çıkmış. Özür dilerim. İyileşecek, eminim. Genç ve kuvvetli, ameliyata da gayet iyi dayandı. Bir iki gün sonra gelip ziyaret edebilirsin."

"Konuşma merkezinin büyük bir bölümünü aldın, değili mi? İyileşince konuşabilecek mi? Söz yitimi ya da başka bir konuşma bozukluğu çıkma olasılığı yüksek değil mi?"

"Konuşma merkezi mi dedin? Konuşma merkezinin yakınından bile geçmedim ki..."

"Efendim?"

"Sağına sarımsak soluna soğan koy da bir dahaki sefere şaşırma, Phil. Tersinden bakmışsın. Ben, sağ yarımküre üzerinde çalıştım, solda değil."

Huxley şaşakalmıştı, ellerini açtı, önce birine, sonra diğerine baktı ve sonra da yüzü aydınlanıp güldü. "Haklısın. Biliyor musun, sağımı solumu hep şaşırırım. Briç oynarken de hep aynı şey başıma geliyor. Ama bir dakika – sol yarımkürede, konuşma merkezi üzerinde çalıştığına kendimi o kadar inandırmıştım ki, şimdi kafam karıştı. Peki sence, nörofizyolojisi nasıl etkilenecek?"

"Hiçbir biçimde – tabii eğer geçmişteki örnekleri kriter sayarsak. Aldığım parçanın eksikliğini hiç duymayacak. Tabir yerindeyse, terra incognito'da, sahipsiz topraklarda dolanıyordum. Beynin ameliyat ettiğim o bölümünün eğer bir işlevi varsa da, henüz usta fizyologlar bunu kanıtlayabilmiş değil."

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder