11 Ekim 2021 Pazartesi

Efsane / Marie Lu

Efsane

Efsane

Efsane’den…

Her biri bir gaz maskesi takmıştı. Bazen bir evden çıktıklarında evin kapısını büyük kırmızı bir X koyarak işaretliyorlardı. Bundan sonra kimse o eve girip çıkamıyordu ya da bunu en azından kimsenin göremeyeceği bir şekilde yapıyorlardı.

“Hâlâ göremiyor musun onları?” diye fısıldadı Tess. Gölgeler yüz ifadesini gizliyordu.

Kafamı dağıtma çabası içinde eski PVC borularından derme çatma bir sapan yapmaya çalışıyordum. "Akşam yemeği yemediler. Saatlerdir masaya oturmadılar.” Duruşumu değiştirip rahatsız olan dizimi esnettim.

"Belki de evde değillerdir?”

Tess’e gıcık olduğumu belli eden bir bakış attım. Beni avutmaya çalışıyordu ama istediğim bu değildi. "Bir ışık yanıyor. Şu mumlara bak. Eğer evde kimse yoksa annem asla mumları boşa harcamaz."

Tess yakınlaştı. "Birkaç haftalığına şehirden gidelim bence, ne dersin?" Sakin konuşmaya çalışıyordu ama sesinde korku vardı. "Yakında veba geçmiş olacak, o zaman geri gelirsin. Paramız iki tren bileti almaya yeter de artar bile."

Başımı salladım. "Haftada bir gece demiştik, hatırladın mı? Haftada bir gece onları kontrol etmeme izin ver."

"Evet. Bu hafta her gece onları kontrol etmeye geldin zaten."

"Sadece iyi olduklarından emin olmak istiyorum."

"Peki ya, hastalanırsan?"

"Şansımı deneyeceğim. Ayrıca benimle gelmek zorunda da değilsin. Alta’da durup gelmemi bekleyebilirdin."

Tess omuz silkti. "Birinin sana göz kulak olması lazım." Benden iki yaş küçük olmasına rağmen bazen bana bakabilecek kadar olgun biri gibi konuşuyordu.

Askerler evimize doğru yaklaşırken sessizlik içinde izledik. Bir evin önünde her durduklarında, bir asker kapıyı vururken diğer bir tanesi de hemen yanında silahı çekilmiş halde beklerdi. Eğer on saniye içinde kapı açılmazsa ilk asker kapıyı tekmeyle açardı...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder