15 Aralık 2020 Salı

Cesur Paneb - Işık Taşı #3 / Christian Jacq

 


Cesur Paneb'den...

Hakikat Meydanı'na, Teb'in batı kıyısındaki gizli köye girerek paha biçilmez hazineyi çalmak; işte yasak bölgeye yaklaşmayı başaran beş kişinin görevi buydu. Vaat edilen inanılmaz ödülü düşündüğünde, yüzü geniş bir tebessümle aydınlandı çete liderinin. Kimse, yerel Polis Şefi Sobek bile her şeyi önceden tahmin edemezdi; hırsızların, yüksek duvarların ardında saklanan ve loncaya ihanet eden zanaatkardan yardım görecek olmaları, operasyonun sanıldığından da kolay geçeceğinin işaretiydi sanki. Hainin kalbi çılgınca çarpıyordu.

Patronuyla birlikte, yeni firavunun taç giymesinin beklendiği şu günlerin kargaşasından yararlanarak her türlü tehlikeyi göze almayı, vurgun işlerinde son derece deneyimli bir haydut çetesini köye göndererek Krallar Vadisi'ndeki firavun mezarlarım kazıp süslemekle görevli zanaatkarların büyük bir kıskançlıkla korudukları Işık Taşı'nı kaçırmayı kararlaştırmışlardı. Hain birkaç saat sonra, yıllardır yaşadığı, sanatının inceliklerini öğrendiği, bunca esrarı ve heyecanlı anı paylaştığı loncayı bir daha dönmemek üzere ardında bırakmış olacaktı. Bu görevi yerine getirmek için bütün yeteneklere sahip olmasına rağmen, arkadaşlarının onu ustabaşılığa neden seçmediklerini hâlâ anlayamıyordu.

Üzüntüyü, öfke ve bu değerbilmez nankör topluluğu cezalandırma isteği izlemişti. Kader önünde yepyeni bir yol açtığında, hiç mi hiç tereddüt etmedi; loncayı yıkarak zenginliğe kavuşacak, görkemli bir ev ile büyük bir bahçeye sahip olacak, bir sürü sadık hizmetkâra emir yağdıracaktı. Usta-başının talimatlarını uygulamak zorunda olduğu bunaltıcı iş günleri olmayacakü bundan böyle, firavun adına yapılacak karşılıksız işler de. Bundan böyle sadece hayatını yaşayacaktı hain, yeminini ve geçmişini unutması da çok sürmeyecekti.
Talihi yaver gitmiş, varlıklı ve saygm bir ev hanımı olmaya can atan eşinin de desteğini kazanmıştı.

Uzun bir süre boyunca, karısının göstereceği tepkiden çekinmiş, niyetini açığa vuramamıştı; oysa yanılmıştı işte, hainin eşi de en az kendisi kadar kararlıydı. Üstelik şimdi derin bir uykuya dalıp horuldayan nöbetçinin birasına kattıkları uyku ilacını da bizzat karısı hazırlamıştı. Bu kez yakındı başarı, öylesine yakın ki hain heyecandan tir tir titriyordu; sinirlerinin laçkalaşmaması için kendine hakim olmaya çalışıyor, yıllar süren çabalarının sonunda ödüllendirileceği bu sakin gecenin sükûnetine uymaya çalışıyordu.

Patronunun gönderdiği adamlar birazdan hainin bıraktığı ip merdivenden tırmanıp duvarı aşacaklardı. Ondan sonra da geriye, onlara tapınağın yolunu göstermek kalacaktı.

Bir dizi tiz çığlık Cesur Paneb'i uykusundan uyandırdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder