23 Şubat 2020 Pazar

Amber’de Dokuz Prens / Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #1

Amber'de Dokuz Prens

Amber’de Dokuz Prens’ten…

Danimarka Eyaleti'ne bir çürük kokusudur çökmüştü...
Bir araba kazası olduğu geldi aklıma. Hem de feci bir kaza... Sonra kapı ışığın içeri girmesine izin vererek açıldı ve kirpiklerimin arasından eli şırıngalı bir hemşire gördüm.
Yatağımın yanına yaklaştı; koyu renk saçlı, koca elleri olan bir hippi karısıydı.
Tam yanıma geldiğinde doğruldum.
"İyi akşamlar," dedim.
"Şey... iyi akşamlar," diye karşılık verdi.
"Ne zaman taburcu oluyorum?" diye sordum.
"Bunu doktora sormam gerekecek."
"Sor o zaman," dedim.
"Lütfen kolunuzu sıvayın."
"Sağ ol, kalsın."
"Bir iğne yapmak zorundayım."
"Hayır değilsin. İhtiyacım yok."
"Korkarım bunu söylemek doktora düşer."
"O zaman çağır buraya da söylesin. Bu arada, iğneye izin vermeyeceğim."
"Korkarım bu konuda emir aldım."
"Eichmann da almıştı, bak başına neler geldi," dedim ve başımı ağır ağır iki yana salladım.
"Pekâlâ," dedi. "Bunu haber vermem gerekecek..."
"Lütfen öyle yap," dedim. "Hazır gitmişken, ona yarın taburcu olmaya karar verdiğimi de söyleyiver."
"Bu imkânsız. Yürüyemiyorsunuz bile... ve iç kanama geçirdiniz..."
"Görürüz," dedim. "İyi geceler."
Kadın yanıt vermeksizin vınlayıp gitti. Ben de orada yattım, düşünüp taşındım. Görünüşe göre bir tür özel yerdeydim... demek ki birileri faturayı ödüyordu. Kimleri tanıyordum? Gözümün önüne ne bir akrabam geliyordu, ne de arkadaşlarım. Geride ne bırakmıştım? Düşmanlar mı?
Bir an düşündüm.
Hiç.
Bana böyle bir iyilik yapmayı düşünecek hiç kimse yoktu. Aniden anımsadım: Arabamla bir uçurumdan aşağı uçmuş ve gölü boylamıştım. Tüm anımsayabildiğim buydu. Sonra ben...
Kendimi zorladım ve yine ter boşandı.
Kim olduğumu bilmiyordum.
Ama kendimi meşgul etmek için oturdum ve tüm sargıları söktüm. Sargıların altında sağlam görünüyordum ve yapılacak doğru şey bu gibi gözükmüştü. Karyolanın başından söktüğüm demir bir çubuğu...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder