15 Aralık 2019 Pazar

Önceki Günün Adası / Umberto Eco

Önceki Günün Adası

Önceki Günün Adası’ndan…

Ben bu ilk mektubu daha sonra yazdığını ve önce etrafı kolaçan ettiğini söylüyorum -neler gördüğünü daha sonraki mektuplarda belirtecektir. Ama burada da aynı sorunla karşı karşıyayım: Hasta gözlerle geceleyin gezerken, belli belirsiz gördüğü şeyleri keskin bir kavrayışın ürünü eğretilemelerle görünür kılmak isteyen bir kişinin güncesini nasıl tercüme etmeli?
Roberto, Casale kuşatmasında şakağını sıyıran o mermiden bu yana gözlerinden rahatsızlık çektiğini söyleyecektir. Olabilir, ama başka bir yerde gözlerinin veba nedeniyle daha da zayıfladığını belirtiyor. Roberto hiç kuşkusuz zayıf bünyeliydi, anladığım kadarıyla aynı zamanda hastalık hastasıydı -ancak ölçüsüz derecede değil; ışık fobisi kısmen karaödem, kısmen de Sinyor d’Igby’nin hazırladığı ilaçların müzmin hale getirdiği bir tür kolay öfkelenirlik durumuna bağlı olmalı.
Işık fobisi kendi doğasından kaynaklanan bir şey olmasa da, en azından Amarilli’de, gemi ambarındaki entrikaları gözetlemek için ışıktan korkan kişi rolünü oynamak zorunda kaldığından, Amarilli’deki yolculuğunu hep alt güvertede durarak tamamlamış olduğu kesin görünüyor. Tümü karanlıkta ya da mum ışığında geçen birkaç ay -ve sonra kurtulmasını sağlayan gemi enkazı üzerinde, kör edici ekvator ya da tropik (işte her neyse) güneşi altında geçirilen süre. O nedenle, hasta ya da sağlıklı, Daphne’ye ulaştığında ışıktan nefret ediyordu; ilk geceyi mutfakta geçirmiş, kendine gelmiş, ikinci gece ilk keşfine girişmiş ve sonra gerisi neredeyse kendiliğinden gelmişti. Yalnızca gözleri ışığa dayanamadığından değil, aynı zamanda sırtında oluşmuş olması gereken güneş yanıkları nedeniyle gün ışığı korkutuyordu onu, o yüzden sığınağına geri dönüyor. O gecelerde betimlediği güzel ay onu kaygılarından kurtarıyor; gündüzleri gökyüzü her yerde olduğu gibi, geceleyin yeni takımyıldızlar keşfediyor (evet, şövalyelik armaları ve esrarengiz amblemler), sanki bir tiyatrodaymış gibi: Uzun bir süre, belki de ölümüne kadar bunun yaşamı olacağı kanısına varıyor, Sinyora’sını yitirmemek için onu kâğıt üzerinde yeniden yaratıyor ve zaten sahip olmadığından çok daha fazlasını yitirmediğini biliyor.
Bu noktada, bir ana rahmine sığınırcasına, uyanık geçirdiği gecelere sığmıyor, işte bu nedenle güneşten kaçmaya karar veriyor. Belki de günbatımı ile tan arasında huzursuz huzursuz dolaşıp, sonra horoz öttüğünde mezarlarına geri dönen Livonya’lı ya da Eflak’lı Macar Hortlaklar’ı okumuştu: Böyle bir şeyin çekiciliğine kapılabilirdi...
Roberto nüfus sayımına ikinci akşam başlamış olmalı. Artık gemide kimsenin bulunmadığından emin olacak kadar bağırmıştı. Ama, bundan korkuyordu da, cesetlere, insanların yokluğunun nedenini ortaya çıkaracak herhangi bir işarete rastlayabilirdi. Sakınarak harekete geçti, mektuplardan hangi yöne doğru gittiğini söylemek güç: Belirsiz bir biçimde geminin 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder