13 Şubat 2020 Perşembe

Kızlarağasının Piçi / Reşad Ekrem Koçu

Kızlarağasının Piçi

Kızlarağasının Piçi’nden…

Sultan İbrahim yirmi dört yaşındaydı. Osmanoğulları'ndan kendisinden başka erkek kalmamıştı. İbrahim'in de hiç çocuğu olmuyordu. Başta Kösem Maıpeyker Sultan olmak üzere bütün devlet ricalini bir telaş aldı. Sultan İbrahim’den “döl almayı" 4 kendilerine en mukaddes bir vazife biliyorlardı. Ömrünü dar ve kasvetli bir saray odasında her an bir ölüm korkusuyla geçirmiş olan İbrahim’in koynuna her gece bir başka cariye veriliyordu.
Beyaz tenli ve kumral saçlı dilberler, ak gerdanlı, püskürme benli afetler, sarışın, esmer, buğday renkli güzeller, bin bir cilve ve işveyle İbrahim’i gaşyediyorlardı. Fakat heyhat... Hiçbir gelen yoktu. Padişahın çocuğu olmuyordu. Osmanoğulları inkıraza mahkûmdu !
İşte Kızlarağası Sünbül Ağa misilsiz bir Gürcü dilberi olan Zafire'yi padişaha takdim etmek üzere 450 kuruşa satın almıştı. Lakin kız zannıyla alınan bu cariye, biraz sonra, bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Çocuk o kadar güzeldi ki kızlarağası yavrucuğu evlat edindi. Zarif ve nükteci İstanbul halkı da, çocuğa derhal bir ad koydu:
 “Kızlarağasının Piçi !”
Sünbül Ağa ise Zafire’nin oğluna “Osman” adını vermişti.
Osman dünyaya geldikten pek az sonra, bir ramazan gecesi, “verâi perdei gaypten” de Sultan İbrahim’e bir şehzade gelmişti. Yer yerinden oynadı. Haseki Turhan Sultan’ın doğurduğu şehzade şerefine, üç gün üç gece donanmalar yapıldı. 
Sünbül Ağa, Zafire’yi saraya sütnine olarak takdim etti. Turhan Sultan, narin ve kumral bir Ukrayna güzeliydi. Alnından başlayarak gözlerinin altına doğru serpilen bir çil, güzel yüzüne, latif bir gölge gibi dökülüyordu. Zafire ise, beyaz tenli ve kapkara gözlü esrarengiz bir güzeldi. İbrahim güzel sütnineye ve bilhassa çok güzel olan küçük Osman’a derhal büyük bir teveccüh göstermişti. Bu hal, narin ve hassas genç Turhan Sultan’ı, muhteşem ve mağrur Kösem Valde’yi müteessir ediyordu.
Sarayın altın yaldızlı kameriyelerinde, İbrahim, yanına Zafire’yi alır, küçük Osman'ı da dizine oturtarak severdi. O zaman Turhan Haseki istikbalin Avcı Sultan Mehmed'i olacak olan şehzadesini bağrına basar, kırılmış gururuyla, haremin içine girerek gözden kaybolurdu. Sütninenin bu izzet ve itibarı, onu saraya takdim etmiş olan Sünbül Ağa'nın gözden düşmesini intaç etti. Zafire’yi takdim eden kızlarağasına karşı Kösem Sultan ile Turhan Sultan büyük bir nefret beslemeye başlamışlardı ve Sünbül Ağa bunun farkına varıyordu. Nihayet, sonbahara doğru zuhur eden bir vaka bu maceracaya bir hatime çekti:
Bir gün, İbrahim, Revan Odası'nın önündeki mermer havuz kenarına oturmuş, Kızlarağasının Piçi’ni kucağında oynatıyordu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder