2 Nisan 2022 Cumartesi

Antikacı Dükkanı / Charles Dickens

 

Antikacı DükkanıAntikacı Dükkanı

Antikacı Dükkanı’ndan…

Burada şunu hemen kaydedelim ki, ev ve aile muhabbeti diye hoş ve cazip bir şey varsa.

bu daha ziyade, fakirlerin evinde görülen bir peydir. Zengin ve mağruru evine bağlıyan bağlar, yeryüzünün mahsulüdür; fakat fakiri, mütevazı olacağına bağlıyan halkalar, sâf madenden yapılmış olup gökyüzünün damgasını taşır. Nesebi yüksek insanlar, tevarüs ettikleri konaklan ve araziyi .kendilerinin bir parçası, doğuşlarının ve nüfuzlarının birer ganimet ve bergüzarı telâkki eder. Halbuki, fakirin kendinden evvel başkalarının işgal ettiği, yarın da yabancıların işgal edeceği kulübesine karşı gösterdiği muhabbetin kökleri, daha sâf bir toprağa derinden bağlıdır. Fakirin ev Tanrıları altın, gümüş ve mücevherat değil: et ve kemiktendir. Kalbindeki muhabbetten başka varlığı yoktur. Eskiye, meşakkate ve kıt gıdaya rağmen; çıplak duvar ve döşemelerini sevdiği nispette, ev ve aile sevgisini Tanrıdan alır, ve kaba kulübesi mukaddes bir yer olur.

Milletlerin mukadderatını ellerinde tutanlar, bütün millî meziyetlerin yuvası olan evlerine bütün kalbleriyle bağlı olan insanların sosyal terbiyenin kaybolmaya mahkûm olduğu kalabalık izbelerde yaşamalarının ne kadar müşkül bir şey olduğunu düşünecek olur, gözlerini geniş caddeler ve büyük binalardan çevirip arasından ancak sefaletin geçebileceği ara sokaklardaki zavallı meskenlerin ıslahına çalışacak olursa; mütevazı birçok çatı, suçlar, cürümler, müthiş hastalıklar arasında gururla yükselen en yüksek kilise kulesinden ziyade -gökyüzüne işaret ederdi. Bu hakikat, senelerden beri, her gün fabrikalardan, hastanelerden, cezaevlerinden yükselip durmuştur. Bu ehemmiyetsiz: bir mesele, âdi işçinin lüzumsuz bir feryadı, küçümsenecek bir rahatlık arzusundan ibaret değildir. Bir memleketin yükselmesi ev ve aile muhabbetine bağlıdır. Büyük ihtiyaç zamanlarında», hakiki vatanseverler; ormaniyle, deresiyle ve toprağın verdiği mahsulleriyle, sahiboldukları araziye tapanlar mı; yoksa koca ülkede bir avuç toprağa olmıyanlar mıdır?

Kit’in bütün bu meselelerden haberi yoktu, O yalnız, eski evinin pek fakir olduğunu ve yenisinin ona hiç benzemediğini biliyor; bununla beraber; eskisini daima minnettar bir memnunluk ve muhabbetli bir endişe ile zihninden çıkarmıyor; annesine bay Abel vasıtasiyle mektup yazıyor ve yine onun cömertliği sayesinde zarfın içine bir iki şilin koyup gönderiyordu.

Bazan; evinin civarında bulunacak olursa, annesine uğrıyacak zaman buluyor; annesi bun» ziyadesiyle memnun olup iftihar ediyor; Jacop ile küçük kardeşi gürültülü bir sevinç tezahürü gösteriyor; Abel villâsının söylenmekle bitmiyen ihtişam ve debdebesini canı gönülden dinliyen bütün aile efradının samimî tebriklerine payan olmuyordu.

Her ne kadar Kit’in arası ihtiyar bay ve bayan Garland, bay Abel ve Barbara ile çok iyi ise de, ailenin hiçbir ferdinin, dünyanın en inatçı ve dik kafalı mahlûku olan midilli kadar ona karşı hususi bir muhabbet ve bağlılık göstermediği

de bir hakikatti. Bu inatçı hayvan onun elinde dünyanın en mazlum ve uysal hayvanı kesiliyordu.

Kit’in elinde gittikçe mücessem bir terbiye kesilen midilli — sanki onu her hal ve surette aile içinde tutmak azminde imiş gibi — ondan başka herkese karşı ele, avuca sığmaz bir hal almıştı. Hattâ gözdesinin elinde bile, bazan türlü tuhaflık ve yaramazlıklar yapan midilli, ihtiyar hanımının sinirine dokunuyordu. Fakat Kit daima bunun bir oyun ve efendilerine karşı olan sevgisinin bir ifadesi olduğunu söylediği için, bayan Garland yavaş yavaş, bu kanaati kabul etmeye mecbur oldu. O kadar ki, midilli bu şaklabanlıkları esnasında arabayı devirecek olsa, yaşlı bayan onun bunu iyi niyetle yaptığına hükmedecekti.

Seyislik işlerinde kısa bir zamanda usta kesilen Kit, aynı zamanda zararsız bir bahçıvan, ev içinde elinden iş gelen bir insan, her gün biraz daha itimat ve takdirini kazandığı bay Abel’in pek lüzumlu bir hizmetkârı olmuştu. Noter, bay Witherden bile, ona dost gözü ile bakıyor; hattâ Chuckster bile ona başını çevirip bakarak aşinalık gösteriyor; yahut lütuf ve lâtifeyi mezceden bir başka surette selâm veriyordu.

Bir sabah Kit, arasıra yaptığı gibi, bay Abel’i araba ile noterin yazıhanesine bırakmış ve arabayı civardaki bir ahıra çekmek üzere bulunuyordu. Tam bu sırada Chuckster kapıya çıktı ve midilliyi korkutup insanların hayvanlar üzerindeki hâkimiyetini ispat için, hecenin üzerine basarak: 'Hooooy” diye bağırdı... 

1.Kitap

LİNK

2.Kitap

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder