6 Mart 2022 Pazar

Dönüşüm / Franz Kafka

 

DönüşümDönüşüm

Dönüşüm’den…

Çoğu kez uzun geceyi tamamen orada geçiriyor, bir saniye bile gözünü kırpmıyor ve saatlerce deri üzerinde dönüp duruyordu. Ya da bir sürü zahmete katlanarak koltuğun birini pencerenin yanına itiyor, sonra üzerine çıkıp pencereye yaslanıyordu, kuşkusuz böylece eskiden olduğu gibi pencereden baktığında hissettiği o özgür olma duygusunu anımsamak istiyordu. Çünkü gerçekten her geçen gün uzaktaki şeyleri seçmesi biraz daha güçleşiyordu; geçmişte her gün görmekten bıktığı koca hastane binasını bile bugün artık seçemez olmuştu ve eğer o sessiz, fakat tümüyle kentsel bir görünümü olan Charlotte Caddesi’nde oturduğundan o kadar emin olmasa, pencereden dışarı baktığında gördüğü şeyi, gri gökyüzü ve gri toprağın birbirinden ayrılamayacak şekilde iç içe girdiği bir çöl sanabilirdi. Dikkatli biri olan kız kardeşi iki keresinde koltuğun pencereye yanaştırıldığını fark etmiş, bu nedenle de odayı her topladığında koltuğu tam pencerenin altına getirmiş ve hatta pencerenin iç kanatlarını açık bırakmıştı.

Keşke Gregor kız kardeşiyle konuşabilse, ona her şey için teşekkür edebilse ve kendisi için ne yapması gerektiğini ona söyleyebilseydi, o zaman kız kardeşinin kendisi için yaptıklarının altında bu kadar ezilmezdi; oysa şimdi bunları söyleyemediği için kendini ezik hissediyordu. Kız kardeşi bütün bu üzücü havanın izlerini silmeye çalışıyordu ve doğal olarak her geçen gün bunu daha iyi yapabiliyordu, fakat Gregor da zamanla her şeyi daha iyi gözlemlemeye başlamıştı.

Kız kardeşinin odaya girmesi bile korkunç bir şeydi onun için. Kız kardeşi içeri girer girmez, eskiden diğerlerinin Gregor’u görmelerini engellemek için o kadar dikkat etmesine rağmen artık kapıyı kapatmaya bile zaman ayırmadan pencerenin önüne koşuyor ve sanki nefes almakta güçlük çekiyormuş gibi çabucak pencereyi sonuna kadar açıyor, hava soğuk bile olsa bir süre pencerenin önünde duruyor ve derin derin nefes alıyordu. Kız kardeşi böyle koşuşturup gürültü çıkararak günde iki kez Gregor’u ürkütüyordu; geçen bu süre içinde kanepenin altındaki Gregor tir tir titriyordu, fakat kız kardeşi, Gregor’un olduğu bir odada pencereler kapalıyken kalabilse asla böyle bir şey yapmazdı, Gregor bunu çok iyi biliyordu.

Bir defasında, Gregor’un dönüşümünün üzerinden bir ay geçmiş ve kız kardeşi için artık Gregor’un görünümünün şaşırtıcı bir yanı kalmamışken, kız kardeşi her zamankinden biraz erken gelmiş ve Gregor’u hareketsiz ve insanı ürkütecek şekilde dimdik pencereden dışarıya bakarken bulmuştu. Kız kardeşinin içeriye girmemesi Gregor için beklenmedik bir durum değildi, çünkü Gregor pencerenin önündeyken onun pencereyi açması olanaksızdı, fakat kız kardeşi içeri girmediği ve ona yanaşmadığı gibi hemen geri dönüp arkasından kapıyı kilitledi; yabancı biri bunu görse Gregor’un, kız kardeşinin üzerine atlayıp onu ısırmak istediğini düşünebilirdi.

Gregor doğal olarak hemen kanepenin altına girdi, ancak kız kardeşinin tekrar gelmesi öğleni buldu, geldiğinde ise her zamankinden daha tedirgin görünüyordu. Gregor, kız kardeşinin onu görmeye katlanamadığını ve katlanamayacağını seziyordu ve kanepenin altından bedeninin küçücük bir bölümü dahi çıksa kız kardeşinin bunu gördüğünde kaçıp gitmemek için kendisini tutmak zorunda kaldığını anlıyordu. Onun bu manzaraya maruz kalmasını önlemek için bir gün yatak çarşafını sırtında taşıyıp –bunu yapmak onun dört saatini aldı– kanepenin üzerine öyle yaydı ki kanepenin altındaki bedeninin hiçbir tarafı gözükmüyordu artık, kız kardeşi eğilse bile onu görmesi imkânsızdı.

Kız kardeşi bu çarşafı gereksiz bulmuş olsa kaldırırdı, çünkü Gregor’un keyfinden böyle saklanmaya çalışmadığını anlaması zor değildi, fakat kız kardeşi çarşafı olduğu yerde bıraktı ve hatta Gregor bir ara onun bu yeni uygulamayı nasıl bulduğunu anlamak için çarşafı dikkatle birazcık kaldırıp başını çıkardığında kız kardeşinin bakışlarıyla kendisine adeta teşekkür ettiğini hissetti.

İlk on dört gün anne ve babası dayanamayacaklarını düşündükleri için Gregor’un odasına gelmediler ve Gregor, onların o güne kadar işe yaramaz bir kız olarak gördükleri ve bu nedenle çok öfkelendikleri kız kardeşini şimdi yaptığı işten dolayı sık sık takdir ettiklerini duyuyordu. Artık çoğu kez her ikisi, babası ve annesi, kız kardeşi odayı toplarken Gregor’un odasının önünde bekliyorlar ve kız kardeşi dışarı çıkar çıkmaz odanın ne durumda olduğunu, Gregor’un ne yediğini, bu defa nasıl davrandığını, küçük de olsa durumunda bir iyileşme olup olmadığını en ince ayrıntılarına kadar anlatmasını istiyorlardı.

Annesine kalsa Gregor’u en yakın zamanda görmek istiyordu, fakat babası ile kız kardeşi, Gregor’un da dikkatle dinleyip tümüyle katıldığı mantıklı nedenlerle onu engelliyorlardı. Fakat bir süre sonra onu tutmak için güç kullanmak zorunda kaldılar ve annesi, “Bırakın beni Gregor’un yanına gideyim, benim talihsiz evladım o! Onun yanına gitmek zorundayım, anlamıyor musunuz?” diye bağırdığında o zaman Gregor annesinin yanına gelmesinin belki de iyi olacağını düşündü, tabii her gün değil ama belki haftada bir kez; kuşkusuz annesi, çok cesur da olsa henüz daha bir çocuk olan ve belki de çocuksu bir kaygısızlıkla bu kadar güç bir görevi yüklenmiş olan kız kardeşinden çok daha iyi bilirdi ne yapması gerektiğini.

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder