19 Mart 2022 Cumartesi

Açlık Sanatçısı / Franz Kafka

Açlık SanatçısıAçlık Sanatçısı

Açlık Sanatçısı’ndan…

Son on yıldır açlık sanatçılarına olan ilgi önemli derecede azaldı. Eskiden bu tip pahalı gösteriler ortaya koymak kazançlı bir işken, bugün bu tamamen imkânsız. İki farklı zaman dilimi. O zamanlar bütün şehir açlık sanatçısıyla ilgilenirdi; bir aç kalma gününden diğerine ilgi sürekli artardı; herkes en azından günde bir defa açlık sanatçısını görmek isterdi; aç kalma gösterisi devam ettiği müddetçe, küçük kafesin önünde bütün gün oturan müdavimler olurdu; etkiyi artırmak için kullanılan meşalelerin ışığı altında açlık sanatçısını seyretmeye geceleyin bile gelenler olurdu; güzel havalarda kafes dışarı çıkarılır ve açlık sanatçısı özellikle çocuklara gösterilirdi.

Gösteri, sırf moda diye ilgilenen yetişkinler için genelde bir eğlence aracıyken, çocuklar ise, birbirlerinin ellerini tutarak pas kürkü içinde omurga kemikleri dışarı fırlamış, soluk benizli açlık sanatçısının, etrafa saçılmış saman yığını üzerinde, bir sandalyeye bile tenezzül etmeden öylece oturuşunu, sahte bir gülümsemeyle nazikçe kafasını sallayarak soruları cevaplayışını ve insanlar ne kadar zayıf olduğunu görsünler diye kolunu parmaklıkların arasından uzatışını, ağızları açık, şaşkınlıkla seyrederlerdi.

İşte o zaman tamamen kendi içine kapanır, kimseyi, hatta kafesteki tek eşya olan saatin vuruşlarını –ki bu onun için çok önemlidir- bile umursamaz, sadece, neredeyse kapalı gözlerle dosdoğru ileri bakar ve dudaklarını nemlendirmek için küçük bir bardaktan ara sıra birkaç yudum su alırdı.

Sürekli değişen seyirci öbeklerinin yanı sıra yine seyirciler tarafından üçlü guruplar halinde seçilen ve genelde kasaplardan oluşan daimi nöbetçiler de olurdu. Bunların görevi açlık sanatçısının kendisini gizli gizli besleyip beslemediğinden emin olmak için gece gündüz adamın başında nöbet tutmaktı.

Yine de, bu sadece kalabalığı yatıştırmak için ortaya konmuş bir formaliteydi, çünkü oradakiler çok iyi bilirdi ki; aç kalma süresi boyunca sanatçı hangi şartlarda olursa olsun, hatta buna zorlansa bile asla en ufak bir şey dahi yemezdi; sanatının itibarı buna izin vermezdi. Elbette, her nöbetçi bunu anlayamazdı, gece nöbetini savsaklayan nöbetçi gurupları da vardı. Kasten, uzak bir köşede otururlar ve açlık sanatçısının gizli bir yerden çıkarabileceğini düşündükleri ufak bir yiyeceği yemesine açıkça izin vererek bir kağıt oyununda kendilerini kaybederlerdi.

Açlık sanatçısı için böyle nöbetçilerden daha ıstırap verici hiçbir şey yoktu; bu tipler sanatçının sanatını icra etmesini korkunç bir şekilde zorlaştırıyordu; bazı zamanlar, kendisi hakkındaki şüphelerin ne kadar yersiz olduğunu göstermek için güçsüzlüğüne rağmen böyle nöbetler sırasında elinden geldiği kadar şarkı söylemeye çalışırdı. Fakat bu da pek fayda etmezdi; sadece onun yemek yerken bile şarkı söyleyebilme becerisine hayret etmelerini sağlardı. Kafese yakın oturan, salondaki gece lambasının loş ışığıyla yetinmeyip, kendilerine menajer tarafından verilen fenerle onu aydınlatan nöbetçileri daha çok tercih ederlerdi.

Tam anlamıyla uyumayı başaramasa da, şiddetli aydınlık onu hiç rahatsız etmez, ışığa ve salondaki aşırı kalabalık ve gürültüye aldırmaksızın biraz olsun kestirmeyi daima başarırdı. Ne olursa olsun, böyle adamlar nöbet tuttuğu zaman, bütün geceyi hiç uyumadan geçirmek çok hoşuna giderdi; sırf adamları uyanık tutup onlara kafesin içinde yenilebilir hiçbir şey olmadığını ve kimsenin yapamayacağı kadar aç kalabildiğini tekrar tekrar göstermek için onlarla şakalaşıp kendi göçebe hayatı hakkında hikayeler anlatmaya ve onların hikayelerini dinlemeye dünden razıydı.

Fakat en mutlu anlarını sabah olup da, kendi cebinden ödediği ve nöbetçilerin yorucu, uykusuz bir geceden sonra büyük bir iştahla saldırdıkları devasa kahvaltı getirildiğinde yaşardı. Bu nöbetçileri etkilemek için ahlaksızca ortaya konan bir girişim olarak da görenler yok değildi, ama bu kadarı fazlaydı. Diğerlerine kahvaltı olmadan, sırf bu işi yapmak için, nöbeti devralıp alamayacakları sorulduğu zaman hemen ortadan yok oluyorlar, fakat ne olursa olsun şüphe etmekten de geri kalmıyorlardı...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder