14 Şubat 2022 Pazartesi

Pısırıklar Çağı / Frederik Pohl

 

Pısırıklar ÇağıPısırıklar Çağı

Pısırıklar Çağı’ndan…

Forrester'ın uyandığı yatak, oval, yaylı ve tatlı bir ılıklık içindeydi. Onu neşeli, teskin edici, hafif bir mırıltı uyandırmış, kıpırdamaya başladığında mırıltı durmuş, bu sefer de yatağın yüzeyi adalelerine hafif bir masaj yapmaya başlamıştı. Uzaktan, bir çigan üçlüsünü andırır canlı bir müzik duyuluyordu. Forrester gerindi, esnedi, dilini dişlerinin arasında şöyle bir gezdirdi ve oturdu.

Yatak, "Günaydın, Adam Forrester," dedi. "Saat sekiz elli ve dokuz yetmiş beşte bir randevunuz var. Sizi arayanları sıralamamı ister miydiniz?"

Forrester hemen, "Şimdi olmaz," dedi. Hara ona konuşan yataktan söz etmişti. Bu onu şaşırtmadı. Bu sadece bir kolaylıktı, bir tehlike değil. Bu sevecen dünyanın bir başka konforuydu, o kadar.

Yanarak öldüğünde otuz yedi yaşında olan ve kendisini hâlâ bu yaşta gören Forrester bir sigara yaktı, durumunu dikkatlice irdeledi ve bunun, daha evvel bu dünyanın tarihinde otuz yedi yaşındaki hiç kimsenin erişemediği bir durum olduğu kararına vardı. Bunu başarmıştı. Hayat, sağlık, iyi dostlar ve çeyrek milyon dolar.

Kuşkusuz düşündüğü kadar eşsiz değildi. Fakat öldüğü ve şimdi yeniden hayata döndüğü gerçeğini tam olarak kabullenemediği gibi, bu durumda daha milyonlarca kişinin de bulunduğunu hiç anlayamıyordu ve kendini eşsiz hissediyordu. Kendini çok iyi hissediyordu.

"Şimdi sizin için bir mesaj daha aldım Adam Forrester," dedi yatak.

"Dursun," dedi Forrester. "Kahvemi içtikten sonra."

"Size bir fincan kahve göndermemi mi istersiniz Adam Forrester?"

"Sen ihtiyar bir sütçü beygirisin, biliyor musun? Ne istediğimi ve ne zaman istediğimi ben söyleyeceğim."

Kendi kendine bile daha söylememiş olmasına rağmen Forrester'ın asıl istediği, bir an için bağımsızlık hissinin tadını çıkartmaktı. Bu bir kurtuluş gibiydi. Askerde, temel eğitimin ilk haftasında fark ettiği gibi, engelleri aşmanın bir zor yolu, bir de kolay yolu vardı ki, bu kolay yol da hiç karar vermemeye, hiç inisiyatif almamaya ve sadece her denileni yapmaya dayanıyordu; büyükler için, pek de iyi organize edilmemiş uzunca bir yaz kampından pek bir farkı kalmıyordu o zaman askerliğin.

Burası hakikaten muhteşemdi. Ama prensip gene de aynıydı. Hiçbir yükümlülükle uğraşmak zorunda değildi. Hiçbir yükümlülüğü yoktu. Çocukların okul sorunlarıyla uğraşmayacaktı, çünkü çocukları yoktu; Karısının ihtiyaçları için yeterli parası olup olmadığını da düşünmeyecekti, çünkü karısı da yoktu. Canı isterse şimdi yatağa uzanabilir, örtüyü kafasına çekip uyuyabilirdi. Kimse onu durdurmaz, bundan hiç kimse incinmezdi. Canı öyle isterse sarhoş olana kadar içebilir, bir kızı baştan çıkartmaya çalışabilir, şiir yazabilirdi.

Bütün borçları asırlarca önce ödenmiş veya affedilmişti. Verdiği her sözden kurtulmuş veya kurtulma aşamasından bile çoktan geçmişti. 1962'deki o hafta sonu hakkında Dorothy'ye söylediği yalanın onu artık rahatsız etmesi gerekmiyordu. Gerçek şimdi ortaya çıksa bile aldıracak kimse kalmamıştı ki, zaten gerçeğin odaya çıkması da tamamen olanaksızdı...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder