20 Kasım 2021 Cumartesi

Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry Eagleton

Kötülük Üzerine Bir Deneme

Kötülük Üzerine Bir Deneme

Kötülük Üzerine Bir Deneme’den…

Martin ölemez çünkü kendini ebediyen yok olamayacak kadar değerli görmektedir. Aynı zamanda ölmeyi beceremez çünkü sevmeyi beceremez. Sadece iyiler ölmeyi becerebilir. Martin ölüme teslim olamaz çünkü yaşarken de hiç kimseye bırakmamıştır kendini. Bu anlamda, nasıl yaşamışsanız, öyle ölürsünüz. Ölüm, eğer başarıyla gerçekleştirmek istiyorsanız, yaşarken provasını yapmanız gereken bir kendinden vazgeçiştir. Aksi takdirde ölüm bir ufuk değil bir fasit dairedir. Başkaları-için olmak ve ölüme-doğru olmak aynı durumun farklı yönleridir sadece.

Pincher Martin bazen cehennemle ilgili bir roman olarak anılır ama aslında Arafla ilgili bir hikâyedir. Araf ahlaken vasat olan insanların oturup, isimleri okunana kadar bekledikleri ve günahlarının karşılığı olarak türlü aşağılayıcı kefareti yerine getirdikten sonra ayaklarını sürüye sürüye, utanmadan cennete gitmek için terk ettikleri bir bekleme odası değildir. Hıristiyan teolojisine göre Araf, içinde eser miktarda bir itirazla kendini ölüme teslim etmene yetecek kadar sevgi olup olmadığını anladığın ölüm anının ta kendisidir, işte şehitler -başkaları için kendi ölümlerinin kucağına atlayanlar- geleneksel inanca göre bu yüzden doğruca cennete giderler.

Martin cehennemde değildir. Yürüyen bir ölü olsa da hayaletimsi bir sureti hâlâ ortalarda dolaşmaktadır ve katıksız bir yok oluşu simgeleyen cehennemde yaşam olamaz. Borç veya aşk ya da umutsuzluk adında maddesel bir yerde kimsenin olamayacağı gibi cehennemde de kimse olamaz. Geleneksel teolojiye göre cehennemde olmak, Tanrı’nın sevgisini bile isteye reddederek onun ellerinden düşmektir, elbette böyle bir şey mümkünse. Bu açıdan bakıldığında, cehennem insan özgürlüğüne yapılabilecek en cafcaflı iltifattır. Bir insan yaratıcısının tatlı dilini, nazik davranışını reddedebiliyorsa, bu insan gerçekten de güçlü olmalıdır. Ama bütün canlılığın kaynağı olan Tanrı’nın dışında hayat olamayacağına göre cehennem yok oluştur, sonsuzluk değil.

Cehennem ateşi diye bir şey varsa bu sadece Tanrı’nın gaddar sevgisinin ateşidir ve yalnız bu sevgiye katlanamayanları yakar bitirir. Lanetlenmişler Tanrı’yı şeytani bir dehşet olarak yaşayacaklardır çünkü Tanrı onların benliklerini zorla ele geçireceğini söylemiştir. Tanrı‘nın onlara sevgisi ve merhameti azalmıştır ve böylece onların sahip olduğu en önemli varlıklar tehlikeye girmiştir. Cehennem ateşinden korkanlar artık rahatlayabilir. İyi haber şu ki sonsuza kadar ateşte kavrulmayacaklar. Çünkü işte kötü haber geliyor, sadece hiçliğe dönüşeceklerdir.

Kesin olarak bilemeyiz ama muhtemelen Christopher Martin’e olan da budur işte. Tıpkı Othello’nun sırf varoluşuyla Iago’yu öfkeden kudurtması gibi Martin’i, münasebetsizce hep gözüne soktuğu masumiyetiyle çileden çıkaran arkadaşı Nathaniel “ölüp cennete doğru yok olmak tekniğinden, şeylerin nihai gerçeğinde erimekten bahseder. Martin’in ona tepkisi pek soylu olmaz: Nat’i öldürmeye çalışır. İçinde bulunduğumuz bu sapkın durumda Nat, Tanrı’nın sevgisinin bize “kesin bir yok oluş” olarak ulaşacağını iddia eder: “Varlık ve yokluktan uzak. Anlıyor musun? Hayat dediğimiz her şeyi yok eden bir tür kara şimşek.” Tanrı yüce bir hiçliktir. Amansız merhameti, kendini ona bırakamayanlara kesinlikle dayanılmaz bir hakaret gibi gelecek olan bir sevgi teröristidir Tanrı. Lanetlenmişler Tanrı’nın “iyi” sonsuzluğunu “kötü” sonsuzluk olarak yaşayacak olanlardır. Aynı şekilde, sanat tarihçilerinin ulvi diye nitelediklerini (yükselen dağlar, fırtınalı denizler, sonsuz gökyüzü) berbat ya da muhteşem ya da hem berbat hem de muhteşem bir şekilde tecrübe edebilirsiniz.

Lanetliler, tıpkı Faust gibi, sınırlan kabul etmek için fazla mağrurdurlar. Sonlu olanın karşısında diz çökmeyeceklerdir, hele ki kendi faniliklerinin karşısında. Bu yüzden gurur tipik bir şeytani erdemsizliktir. Lanetliler yine aynı sebeple ölümden korkarlar çünkü ölüm insanın tartışılmaz sinindir. Romanda Tanrı’nın “iyi” hiçliğiyle Martin’in “kötü” hiçliği, katışıksız yaşamsızlığı karşılaştırmaktadır. Nihai hesaplaşmada “Şefkatinize tükürürüm!...) Cennetinize sıçarım!” diye hırlayacaktır. Siyah şimşeğin çizgileri, içeri dalabileceği bir gedik ya da zayıf nokta aramak için etrafında acımasızca dolanırken, Martin, kendi kişiliğinin ele geçmez karanlık merkezi üzerine bir kaplumbağa gibi çöreklenmiş, ıstakoza benzer bir çift devasa pençeye indirgenmiştir...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder