13 Ekim 2021 Çarşamba

Ölümün İzleri / Mark Benecke

Ölümün İzleri

Ölümün İzleri

Ölümün İzleri’nden…

Issei’den farklı olarak Denke hiç konuşmadı. Münsterberg belediye binası içinde bulunan küçük cezaevinde en küçük bir tereddüt geçirmeden mendiliyle kendini astı. Ona ait tek doğru dürüst fotoğraf, tabutta yatarken çekilen ve elleri karnında birleştirilmiş resimdir.

Denke, bir canavara yakışan bir şekilde şehre sadece ölüm değil, uğursuzluk da getirdi: Münsterberg için önemli bir gelir kaynağı olan ravent konservesinin satışı, Denke’nin yakalandığı andan itibaren kesildi, çünkü bu sebzenin kırmızı renginin tarlalara serpilen insan kanından kaynaklandığı söylentisi yayıldı. Münsterberg’in başka bir gelir kaynağı olan ekmek sepetleri de artık alıcı bulmamaya başladı, insanlar, ekmek sepetlerinin örülmesinde insan derisi kullanıldığına inanıyorlardı.

Bu olaydan birkaç yıl önce -bugün epeyce ünlü olan- Fritz Haarmann da muhtemelen bir dizi yamyam cinayeti işledi. Haarmann, sokakta ve tren garında avladığı genç çocukları6 boyunlarına dişlerini geçirerek öldürdüğünü itiraf etti. Bunun neredeyse imkânsız olduğu kendisine söylendiğinde, ağlamaklı bir şekilde kurbanlarım ısırarak öldürdüğünde ısrar etti. Muhtemelen gövdelerini parçalara ayırarak et olarak satmıştı. Haarmann, müşterileri ve kendini korumak için, sorguda buna ilişkin hiçbir ayrıntı vermedi.

Haarmann, dik kafalı ve tamamen duygusuz bir korku figürü değildi. Kurbanlarının etini yediğini kabul etmesi bir yana, sattığını bile bir kere olsun itiraf etmedi. Polis bu yüzden onu konuşturmak için, kurbanlarından birinin kafatasını hücresinin bir köşesine ulaşamayacağı şekilde bir tahta parçasının üzerine koydu. Geceleri yakılan bir mumun tüyler ürperten titrek alevleri, hücrenin içine vuruyordu. Bu psikolojik hile, Haarmann’ı gerçekten de sarstı. Baş ağrılarının giderilmesi için (canlı) bir gencin hücresine getirilmesi ricasında bulundu.

Unutulan daha birçok başka yamyam var. Mesela Kuzey Ren-Vestfalya’daki Ruhr bölgesinden Joachim Kroll, 1976 yılında kazara bir kız çocuğunun iç organlarını tuvalete atıp kat tuvaletini tıkayınca yakayı ele vermişti. Hemen sonrasında evinde yapılan aramada, kayıp çocuğun elleri ocağın üzerinde duran tenceredeki sebze çorbasının içinde bulundu.

Bütün bu cinayetler o denli korkunç ve dehşet verici ki, bu tür şeyleri normal bir insanın değil, ancak delilerin yapabileceğini düşünmek isteriz. Maalesef seri cinayetler işleyen bu yamyamların çoğu oldukça normaller -hatta genellikle fazlasıyla uyumlu ve sakin tipler. Bu rahatsızlık verici bir şey zira bu tür özellikler Almanya’da aslında oldukça makbul sayılır.

Eğer mahkemede izleyici bir suçluya her türlü işkenceyi reva görüyorsa, suçluları izleyicilerden ayıran kanlı çizginin ne kadar irice olduğu açık bir şekilde ortaya çıkar. Özellikle izleyici sıralarının en sonunda oturanların taleplerinin genellikle suçluların fantezi ve eylemlerini gölgede bırakması şaşırtıcıdır. Ama bir suçluyu canlı canlı yakmanın ya da derisini yüzmenin, suçlunun işlediği suçla eşdeğer olduğunu, korkutucu izleyiciler tabii ki kabule yanaşmazlar.

Bir tür yamyam daha var. Bunlar, bir vampiri huzura kavuşturma umuduyla hareket ederek, ölen bir yakınının kalbini kesip çıkarırlar. Böylece huzursuz ölünün kalbi, gitmeyi arzuladığı yere, aşkın ikametgâhına ulaşmalıdır: yaşayan yakınlarına. İnsan eti yiyen katil, antisosyal bir zorlama dürtüsüyle hareket ederken, kırsal kesimdeki kalp yiyiciler toplumsal uyumun korunması ve huzur için çaba gösterdiklerini düşünürler...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder