28 Kasım 2020 Cumartesi

Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek - 70'li Yıllarda Hayatımız / Ayfer Tunç

 


Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek - 70'li Yıllarda Hayatımız'dan...

60’ları bilemem, ama 70’lerde çocuk olmanın en güzel tarafı, özgürlük duygusuydu. Gerçi bunun anlamını bilmiyorduk, çünkü bütün arsalar, bahçeler, sokaklar, parklar, deniz kenarları bizimdi. İstediğimiz zaman gider, oynar, gelirdik. Bunun bir tür çocuk özgürlüğü olduğunu, arsalar ve yangın yerleri binalarla dolduktan, geniş, serin bahçeli evlerin yerini apartmanlar aldıktan, sokaklar arabaların egemenliğine terk edildikten sonra, büyüyünce anladık. Meğer şanslıymışız, çünkü özgürmüşüz.

70’li yıllar, özellikle küçük şehirlerde bahçeli evlerle apartmanların berabere kaldığı bir dönemdi. Zaman, bahçeli evlerin aleyhine işledi. O yıllarda hayatımıza giren televizyon dilimize de yeni kelimeler sokmuş ve böylece kolektif bir hayata gönüllü olarak katılmıştık. “Domates güzeli” olarak tanıdığımız Ayşen Gruda’nın televizyon aracılığıyla yayılan esprilerinden biri olan “apartıman çocuğu, poroblemli çocuk” tanımlaması, anlaşılır bir şeydi. O sıralar sadece gülmekle yetindiğimiz bu esprinin anlamını da büyüyünce kavradık, hayatımızdan bütün bahçeli evler çekilince.

İster apartmanlarda, ister bahçeli evlerde yaşasınlar, tüm çocuklar için sokağa çıkmak deyimi vardı. Hâlâ var, ama sokaklar çok değişti, üstelik eskisi gibi güvenli de değil. Sokağa çıkmak tanımlanmış bir özgürlüğe adım atmak demekti. Okuldan gelince sokağa çıkılır, akşam olup hava kararana, anneler yemeğe çağırana kadar, kan ter içinde sokakta oynanırdı. Yaz tatillerinde sokağa çıkmak ise, bütün bir günü sokakta geçirmek demekti.

O zamanlar iki türlü anne vardı. Birincisi “gelenekçi” anneler, ikincisi “modern” annelerdi. Gelenekçi anneler de ikiye ayrılırdı. “Gelenekçi-iyi anneler” ve “Gelenekçi-kötü anneler.” Gelenekçi iyi-anne çocuğun, çocukluğun ne demek olduğunu bir tür içgüdü ile bilir, çocuğunu uzaktan kollar, rahatsız etmez, çok terlediğini fark edince usulca gelip sırtına tülbent veya havlu koyar, reçelli ekmek hazırlayıp verirdi. Gelenekçi-iyi annelerin gözleri çocuklarının üstünde olurdu, ama belli etmezlerdi...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder