31 Ekim 2020 Cumartesi

Piyanist / Elfriede Jelinek

 Piyanist

Piyanist’ten…

Kalabalık suçlamaların, ilenmelerin, sövgülerin, sızlanmaların salvo ateşi altında âdeta. Herkes kendi kaderine sızlanıyor ağzı köpürerek ve diğerlerini suçluyor. Sardalya kutusuna istiflenmiş balıklar gibiler, ama henüz yağ içine yatırıldıkları söylenemez. Bu ölçüde bir sıkış tepişlik için paydos saatini beklemek gerekiyor.

Erika sert bir kemiğe basıyor, muhtemelen bir erkeğe ait bu kemik. Başka bir gün, iki küçük alev topunu andıran gözlerinin altında, âdeta bir seyir yeri gibi yükselen topuklu ayakkabı ve son model içi kürklü deri ceket giymiş bir kız öğrenci soruyor: Sürüklediğin şu şey de ne, ne deniyor buna? Şu elindeki kutuyu soruyorum, omuzlarının üzerinde taşıdığın kafanı değil. O, buna viyola denir, diye cevap veriyor kibarca. Voyala da ne demek, bu tuhaf kelimeyi daha önce hiç duymadım, diyor boyalı dudak keyifle. Şuraya bak, ne idüğü belirsiz, voyo-la diye bir şey takıp koluna, çıkmış gezmeye. Bu viyola denen şey çok yer kapladığı için herkes ona yer açmak zorunda üstelik. O, böyle dolaşıyor sokaklarda ve kimse tarafından suçüstü yakalanmıyor.

Tramvayın tutamaklarına sıkıca yapışmış duranlar ve herkesin imrendiği, oturabilecek bir yer bulmuş az sayıdaki şanslılar, yıpranmış sırtlarını dikleştiriyor boşu boşuna. Sert bir cisimle ayaklarına basarak canlarını yaktığı için ağızlanna geleni söyleyebilecekleri kimse yok etrafta. Küçük parmağım, diye esip gürlüyor biri kötü kötü. Kim yaptı?

Ünü bütün dünyayı sarmış Viyana Birinci Tramvay Mahkemesi, uyarmak ve mahkûm etmek için toplandı. Bütün savaş filmlerinde, kurban edileceğini bile bile öne çıkan bir gönüllü vardır mutlaka. Ancak bu korkak köpek, sabırlı sırtlarımızın ardına gizleniyor. Emekliliği yaklaşmış kalabalık bir zanaatçı grubu, omuzlarında alet çantaları asılı, itiş kakış içinde vagondan iniyor.

Şimdi bir sonraki istasyona kadar yayan yürüyecekler! Bir vagon dolusu koyunun arasındaki koç sükûneti bozarsa, hemen taze havaya ihtiyaç duyulur ve taze hava da dışarıda bulunur. Evde kannın üstüne üfleyeceğin öfke körüklerinin taze oksijene ihtiyacı var, yoksa işe yaramayabilir. Rengi ve biçimi belirsiz bir şey sendeliyor, kayıyor, bir başkası ise bir yeri kesilmiş gibi bağırıyor. Viyana zehrini serpiştiren kalın sis tabakası tütüyor bu halk çimeninin üzerinde.

Hatta paydos saatinin neşesini erkenden bozduğu için cellat çağıran bile var. Çok öfkeliler. Yirmi dakika önce başlaması gereken akşam tatili bugün gerçekleşmedi. Ya da sessizlik aniden bozuluverdi; kurbanın artık rafa geri koyamayacağı rengârenk bir hayat paketi (yanında kullanım kılavuzu hediyesiyle) gibi kırıldı. Kurban artık dikkat çekmeden yeni, bozulmamış bir pakete uzanamaz, zira tezgâhtar kadın tarafından hırsız olarak yakalanacaktır.

Lütfen, dikkat çekmeden izleyin beni! Ancak müdürün odasına açılan ya da açılıyormuş gibi görünen kapı, kapı değil aslında, ve yepyeni süpermarketin vitrininde haftanın fırsatları görünmüyor artık, aslında orada bir şey yok, hiçbir şey yok, sadece karanlık ve hiç de cimri olmayan bir müşterinin dipsizliğe düşüşü. Burada sıkça kullanılan resmi bir üslûpla konuşuyor biri: Derhal vagondan ininiz, lütfen! Keçi sakallı, avcı giysili bir adam bu.

Ancak O, yeni bir numara için eğiliyor tam zamanında, önce müzik 

indir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder