Yeniçeriler’den…
Esir kafileleri arasından “pençik oğlanı" olarak seçilmek, evvela muhakkak ki sekiz-on sekiz yaş arasında vücut yapısı sıhhatli ve endam tenasübü ile yüz çizgileri letafetine sahip oğlanlar için bir saadetti.
Bu kıymette bir oğlancık, küçük delikanlı pençik oğlanı seçilmediği takdirde eğer yolunu bulup kaçamazsa esir, köle kalacaktı, ilk sahibinin elinde veya satılacağı başka ellerin mutlak tahakkümü altında hürriyetinden mahrum, dolayısıyla zelil yaşayacaktı. Yahut bu zilleti duymaması için insanlığının şeref idraki nasırlaşacaktı.
Halbuki pençik oğlanı seçilince, hana (padişaha) mutlak sadakatle bağlanmak şartıyla evvela hürriyetine kavuşuyordu.
Yiyecek, içecek, giyecek düşünmeyecekti. Bir kışlası olacaktı. Günlük hayatı asker disiplininin programı içinde geçecekti. Bir asker ocağının ağır işlerine katlanacaktı, vücudu bu ağır işlerle tavlanacaktı, fakat bu disiplin ne kadar sert, bu işler ne kadar ağır olursa olsun esaret değildi. Üstelik boğaz tokluğuna da değildi. Her ihtiyacı temin edildiği halde padişah kendisine gündelik para verecekti. Basit bir nefer olarak gireceği asker ocağında sadakat, hizmet, liyakat, fedakârlık karşılığı zabitliğe, hatta kumandanlığa yükselecekti. Uzak da görünse, o basit neferin istikbali parlaktı.
Gılzete düştüğümü zannetmiyorum; hür insanın hakları arasında nefis lezzetini tatmak da vardır. Yeniçeri, bu asker ocağından emekliye ayrılıncaya kadar evlenmekten men edilecekti, fakat, ileride anlatacağız, eli yaman silah tutan bu zinde erkeklerin kadın ihtiyacı dalıi düşünülecekti.
Esir oğlanlar için pençik oğlanı seçilmek, esarette kalma karşısında büyük saadet olmakla beraber, onu yeniçeri hayatının disiplinine intibak ettirmek, onu bütün hüviyetiyle yeniçeri yapmak kolay iş değildi.
Sekiz-on sekiz yaş arasındaki bu oğlanlara evvela Türkçe öğretilecekti.
Bu arada karakterleri işlenecekti; disiplinli ve meşakkatli asker hayatı için acemilikleri törpülenecekti.
Yeniçeriler, daima padişahın yanında, en kıdemsiz neferi dahil, verilecek emre hazır, bu emrin mutlaka yerine getirilmesi yolunda ölümü göze almış bir kıtai muntazıra olacaktı. Bunun içindir ki pençik oğlanının yeniçeri olmasından evvel, geçireceği talim ve terbiye devresi için Gelibolu'da bir “Acemi Oğlanlar Asker Ocağı” kuruldu. Pençik oğlanları evvela “acemi oğlanı”, sonra “yeniçeri” oldular.
Yeniçeri Ocağı’nın ve yeniçerinin yetiştiği Acemi Oğlanlar Ocağı’nın kendi kuruluş devrinden kalmış vesikalar yoktur. En eski Âli Osman tarihleri dahi çok sonraları kaleme alınmış eserlerdir. Bunların arasında Derviş Ahmed Âşıkî pençik oğlanlarından bahsederken şöylece anlatıyor:
“...Hayli oğlanlar toplandı. Hana (Sultan I. Murad’a) getirdiler. …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder