21 Şubat 2020 Cuma

Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı / John Berger

Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı

Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı’ndan…

Bütün bunları abarttığımı mı sanıyorsunuz? Son elli yılda, burjuva toplumunda gelişen insanlık dışı baskılar altında, ussal olmayan şeylere karşı müthiş bir açlık belirdi. Picasso'nun yaşam boyu dostu olan Jaime Sabartes, onun yarı-resmî bir yaşam öyküsünü yazmıştır. Sabartes, Picasso'yu tanrıların efsanevi dünyasına şöyle yüceltiyor:
Picasso zamanın akışını engelleyebilseydi, bütün saatler durur, saniyeler yok olur, günler sona erer, dünya dönmesini durdurarak onun bu kararından vazgeçmesini beklerdi. Ve dünyayı durduran gerçekten Picasso'ysa, bu bekleyiş boşuna olurdu. Ben Picasso'yu böyle görüyorum ve o böyle kalmalı. Yazgısının peşinden özgürce gidebilmesi için gereklidir bu...2
Başlangıçta şaşırtıcı gelse de, Picasso üzerine uzmanların görüşü, özünde halk arasındaki yaygın görüşe çok benzer. Uzmanlar Picasso’nun yapıtlarına değer verebilirler; ama her fırsatta bize Picasso'yu yalnızca bir ressamdan başka —ya da öte— bir şey olarak sunarlar.
İspanyol şairi Ramon Gomez de la Serna, 1932'de dostu Picasso üzerine şunları yazıyor:
Doğduğu kent olan Malaga’da, Picasso'nun aslında ne olduğuna ilişkin bir açıklama buldum; onun ne ölçüde bir boğa güreşçisi olduğunu —en iyi boğa güreşçileri çingenelerdir— ve yaptığı şey ne olursa olsun, bunun gerçekte boğa güreşinden başka bir şey olmadığını anladım.
Jean Cocteau, 1950'li yılların sonlarında şunları yazıyordu:
Bir nesneler alayı gider Picasso'nun peşinden; tıpkı hayvanların Orfe'nin peşine takılıp gitmeleri gibi. Ben Picasso'yu böyle sunmak isterim işte: Ne zaman yeni bir nesneyi ele geçirse, alışkanlığın gözüyle tanınamayacak bir biçime girmeye zorlar onu. Biçimlerle oynayan bu büyücümüz, çöp toplayıcıların kralı kılığında, işine yarayacak bir şeyler bulmak için sokakları talan eder.
Ben de resmi sözcüklerle anlatmanın güçlüğünü, imge ve eğretilemelere yaslanmanın gereğini herkes kadar takdir ediyorum. Ancak Picasso'nun arkadaşlarının kullandığı imgelerin hepsi resim sanatını aşağılıyor gibidir. İnsan bunları okudukça giderek kendi başlarına Picasso yapıtlarının önemsiz olduğu duygusuna kapılıyor. Arkadaşlarından biri —İspanyol heykeltraş Manolo— açıkça şöyle diyor: "Picasso için resim bir yan uğraştır aslında.”
Bir çok başka ilgi alanı bulunsa, Picasso enerjisini resimle bu diğer alanlar arasına bölüyor olsa, bu söz anlamlı olurdu. Hatta Picasso, kendisini temelde başkalarıyla kurduğu ilişkilerde dışa vuran son derece sosyal biri olsa, bu söz gene biraz anlam taşıyabilirdi. Ancak durum hiç de böyle değildir. Picasso tek yönlüdür; büyülü bir gücün eline düşmüş bir adam gibi çalışır ve tüm ilişkileri şu ya da bu ölçüde sanatının gereklerine uydurulmuştur.
O halde açıklama nedir? Picasso yaratıcılığına hayrandır ve kendini ona adamıştır. Yarattığı şey —bitmiş ürün— ikincil önem taşır. Bu, tüm sanatçılar için bir dereceye kadar geçerlidir kuşkusuz; diğer sanatçıların da bir yapıta duydukları ilgi, yapıt biter bitmez söner. Ancak Picasso'nun durumunda bu, çok daha belirgindir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder