24 Kasım 2021 Çarşamba

Buddenbrooklar / Thomas Mann

Buddenbrooklar

 Buddenbrooklar

Buddenbrooklar’dan…

Tabaklar yeniden değiştirildi. Galeta ununa batırılmış, buğulanmış ve kızartılmış kocaman bir domuz budu geldi ortaya; yanında içi kahverengimsi ve ekşimsi sosla dolu bir kâse ve bütün konuklara yetecek kadar sebze dolu bir garnitür tabağı vardı. Eti parçalayıp dilimlere ayırma işini Lebrecht Kröger üstlendi. Dirseklerini hafifçe kaldırmış, işaretparmaklarını çatalla bıçağın sırtına dayamış, lokum gibi parçaları özenle kesiyordu. Bayan Konsül Buddenbrook'un karışık meyvelerden hazırladığı özel içkisi, ağza alındığında insanın dilini tırmalayan, alkol tadı veren o nefis "Rus Meyve Kokteyl"i de konuldu masaya.

Rahip Wunderlich, Napoleon Bonaparte'ı görmediğine çok üzülüyordu. Ama ihtiyar Buddenbrook ve Jean Jacques Hoffstede onunla yüz yüze gelmişlerdi; ilk önce Rusya seferinden hemen önce Paris'te, Tuileries Sarayı'nın bahçesinde bir geçit töreninde, daha sonra da Danzig'de...

İhtiyar Buddenbrook, çatalına aldığı et parçasıyla patates ve lahanayı ağzına götürürken, kaşlarını kaldırdı ve "Hayır, hiç rahat görünmüyordu," dedi. Şair Hoffstede söze karışarak, "Ama Danzig'de çok neşeli olduğu söyleniyor. O zamanlar Danzig'de onunla ilgili olarak çok hoş bir fıkra anlatılırdı... Bütün gün Almanlarla kumar oynarmış, hem de ciddi ciddi. Geceleri de kendi generalleriyle oynarmış. Bir gün oyun sırasında masanın üzerinden bir avuç dolusu altın alıp generaline, 'Almanlar bu küçük Napoleon altınlarını çok seviyorlar, değil mi Rapp?' diye sormuş ve general de, 'Evet, Sir... büyüğünden daha fazla,' diye yanıt vermiş..."

Masanın çevresinde oturanlar pek neşelendiler ve hep birden kahkahayı bastılar, çünkü Hoffstede İmparator'un taklidini de yaparak fıkrayı çok güzel anlatmıştı. Bu gürültü ve kahkaha seli arasında ihtiyar Buddenbrook şöyle dedi:

"Şaka bir yana, büyüklüğüne saygı duymamak mümkün değil... Müthiş bir kişilik!"

Konsül Buddenbrook ciddi bir yüz ifadesiyle başını her iki tarafa sallayarak, katılmadığını belirtti.

"Hayır, hayır, Enghien Dükü'nü katleden ve Mısır'da sekiz yüz tutsağı öldürten böyle bir adama karşı nasıl olup da saygı duyulur, doğrusu biz genç kuşakla bunu anlayamıyoruz..." Rahip Wunderlich, "Bütün bunlar abartılmış ve gerçekler tahrif edilmiş olabilir," dedi. "Dük, akılsız davranıp İmparator'u kışkırtmış olabilir, Mısır'daki tutsakların idam edilmeleri de, yasal bir savaş meclisinin etraflıca düşünerek vermek zorunda kaldığı karar gereği olabilir..." Birkaç yıl önce yayımlanan ve kendisinin de okuduğu bir kitaptan, İmparator'un bir sekreterinin yazdığı ve çok büyük ilgi gören bir kitaptan söz etti...

Konsül Buddenbrook önlerindeki şamdanın üstünde titreyerek yanan mumu üfleyerek söndürdükten sonra, "Ne söylenirse söylensin, benim aklım almaz. Böylesi bir canavara hayranlık duyulmasını anlamam mümkün değil! Dinine bağlı bir Hıristiyan olarak böyle bir duyguya içimde yer yok," dedi.

Yüzünde sessiz ve dalgın bir ifade belirmişti, hatta başını da biraz yana doğru eğmişti; bu sırada babası ve Rahip Wunderlich birbirlerine bakıp sessizce gülümsüyor gibiydiler...

LİNK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder