17 Şubat 2020 Pazartesi

Şeker Portakalı / Jose Mauro de Vasconcelos

Şeker Portakalı

Şeker Portakalı’ndan…

Belki çocuklarını çok özlediğinden bu kadar ağır hareket edebiliyor, diye düşündüm.
Ve çocukları hiç onu görmeye gelmiyorlardı. Masanın çevresini dolandım, bütün gücümle boynunu kollarımla sıktım. Beyaz saçlarının hafiften başıma süründüğünü duydum.
Bu, at için değil. Yapacağım şey başka. Okuyacağım! dedim.
Okuma biliyor musun Zeze? Bu da ne demek oluyor?
Kim öğretti sana okumayı?
Hiç kimse.
Bana palavra atıyorsun.
Yanından uzaklaştım ve kapının eşiğinden, Cuma günü bana küçük atımı getirin, dedim. O zaman göreceksiniz okuma bilip bilmediğimi!
Parayı ödemediğimiz için Elektrik Şirketi evin elektriğini kestiğinden, akşam hava kararıp da, Jandira gaz lambasını yaktığında, yıldız'ı görmek için ayaklarımın ucunda yükseldim. Kağıt üzerine yapılmış bir yıldızdı bu. Altında da evi kem gözlerden korumak için bir dua vardı.
Jandira, beni havaya kaldır, şu duayı okumak istiyorum, dedim.
Bu kadar palavracı olma, Zeze. Çok işim var.
Hadi, kaldır; göreceksin okuma bilip bilmediğimi.
Dikkat et, Zeze! Bu yaptığın oyunsa görürsün gününü.
Beni kollarına aldı ve kapı çizgisinin üstüne kaldırdı.
Hadi, oku! Görelim bakalım.
Ve okudum: Tanrı'dan evi kutsayıp korumasını, kötü ruhları uzaklaştırmasını dileyen duayı okudum. Jandira beni yere bıraktı.
Ağzı açık kalmıştı. Zeze, duayı ezberledin sen. Benimle alay ediyorsun.
Yemin ederim ki hayır, Jandira. Her şeyi okuyabiliyorum.
İnsan okuma öğrenmeden okuyamaz. Edmundo Dayı mı öğretti,
Dindinha mı?
Hiç kimse.
Bir gazete yaprağı kapıp uzattı, okudum. Yanlışsız okudum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder