18 Aralık 2017 Pazartesi

Büyücüler Kralı / Wilbur Smith

Büyücüler Kralı

Büyücüler Kralı'ndan...
Anıtın gölgesinde çömelmiş olan Taita, anıtın etrafını dolaşan ve adım başında ellerini kalçalarına dayayarak anıtı her açıdan inceleyen prensi gözlüyordu Taita'nın yüz ifadesi mesafeli, ama bakışları sevecendi Delikanlıya duyduğu sevginin başlangıcı başka iki hayata dayanıyordu Bunların ilki Mısır Kraliçesi Lostris'dı Taita bir hadımdı, ama ergenlik dönemine ulaşmasından sonra hadım edilmişti ve bir zamanlar bir kadını sevmişti Bedensel sakatlığından dolayı Taita'nın askı temizdi ve onu tümüyle Nefer’in büyükannesi Kraliçe Lostris'e adamıştı Bu öylesine kapsamlı bir aşktı ki bugün kraliçenin ölümünden yirmi yıl sonra bile Taita'nın tüm yaşamının merkeziydi
Nefer'e olan sevgisine kaynak olan ikinci kışı onuruna bu anıtın dikilmiş bulunduğu Harrab Lordu Tanus'tu Tanus, Taita için bir kardeşten bile daha değerli olmuştu Lostris'le Tanus'un ikisi de artık gitmişlerdi, ama kanları bu çocuğun damarlarında birbirine karışmıştı Uzun yıllar önce yaşadıkları yasak ilişkiden doğan çocuk büyüyünce Firavun Tamose olmuştu Prens Nefer’in babası Bugün de onları buraya getiren savaş arabaları kafilesinin başında yer alıyordu Tata, eşkıya başını nerede tutsak ettiğinizi bana göstersene" Nefer’in sesi heyecandan ve ergenlik döneminin başında olmasının etkisiyle çatlak çıkıyordu
"Burası mıydı" Çocuk meydanın güney yanındaki yıkık duvarın başına koştu "O öyküyü bana bir daha anlatsana"
Taita, "Hayır, buradaydı Bu yanda," diyerek ayağa kalktı ve bir leyleğinkilere benzer uzun ve sıska bacaklarıyla doğu duvarına yürüdü Bakışlarını duvarın un ufak olmuş tepesine dikmişti "Keratanın adı Şuftı'ydı. Tanrı Set gibi tek gözlü ve çirkindi. Bu duvara tırmanarak savaştan kaçmaya çalışıyordu" Taita eğilerek yerdeki molozların arasından ham çamurdan bir tuğla parçasını aldı ve anı bir hareketle havaya fırlattı. Tuğla yüksek duvarın obur yanına duştu "Kafatasını parçaladım ve tek bir atışla yere indirdim onu. "
Nefer yaşlı adamın gücünü ilk ağızdan bildiği, Taita'nın direnci de efsaneleşmiş olduğu halde, başardığı atışa şaşırmıştı. Nefer, Tatam dağlar kadar İhtiyar, bana baktığı gibi büyükanneme de baktığına göre ondan bile daha İhtiyar, diye hayranlığını dile getirdi. İnsanlar onun Nil’in iki yüz taşkınına tanık olduğunu ve piramitleri kendi elleriyle inşa ettiğini söylüyorlar Birden sesini yükselterek sordu "Adamın kellesini kesip oradaki yığının tepesine mi oturttun, Tata?" Böyle derken tüyler ürpertici anıtı işaret ediyordu.
"Öyküyü ezbere biliyorsun Sana yüz kere anlatmadım mı?" Taita başarılarıyla böbürlenmek istemiyormuş gibi yalancıktan tevazu gösterdi Nefer, "Tekrar anlat," diye emretti
Taita bir taş blokunun üstüne otururken Nefer de mutlu bir beklentinin pençesinde onun ayaklarının dibine yerleşti Bölüğün koç boruları kara yarlarda giderek hafifleyen yansımalarla herkesi gen çağırana kadar da heyecanla dinlemeyi sürdürdü Taita,
"Firavun yanına dönmemizi emrediyor," diyerek ayağa kalktı ve kapıya yöneldi Kafile kum tepelerinin düzlüklerine ilerlemeye hazırlanırken duvarların dışında büyük bir telaş ve itiş kakış fark ediliyordu Hayvan derisinden torbalar yine suyla dolmuştu, askerlerde hayvanlarına binmeden önce eyerlerini sıkıştırıyorlardı. Firavun Tamose yıkık kapıdan çıkmakta olan oğluyla yanındaki İhtiyara baktı ve Taita'yı bir baş hareketiyle yanına çağırdı. Söyleyeceklerinin alaydaki subaylar tarafından duyulmaması için biraz uzaklaştılar Lord Naja onlara katılmaya hazırlandı. Bunu gören Taita da Firavun'a bir şeyler fısıldadı, bunun üzerine Tamose dönerek sert bir sesle Naja'ya uzaklaşmasını buyurdu. Gücenen lord utancından kıpkırmızı kesilmişti Taita'ya yönelttiği bakış bir savaş oku kadar keskin ve oldurucuydu. Firavun, Taita'yı uyardı "Naja'yı gücendirdin Bir gün seni korumak için yanında olmayabilirim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder