15 Aralık 2017 Cuma

Vahşi Adalet / Wilbur Smith

Vahşi Adalet'ten...

Kara renkli ve çirkin silahlar eski model tüfekler gibi tek tek dolduruluyordu.
Mermi kovanları kendiliğinden dışarı atılmadığından tabancanın geri tepmesi çok sertti, dikkatli olmayan birinin bileğinin kırılması işten bile değildi. Ancak on metre mesafeden korkunç bir etkileri vardı, iki metreden bir insanın kafasını uçurabildiği halde kıtalararası uçuş yapan bir uçağın basınçlı gövdesini delecek gücü yoktu.
Yapmak istedikleri iş için en uygun silah olan tabancalar birkaç saniye için birleştirilip doldurulmuş, iki erkek tişörtlerinin üzerlerine parlak kırmızı gömlekler geçirip biri birinci sınıfın, diğeri turist sınıfının arkasında olmak üzere yerlerini almışlardı.
İnce vücutlu, güzel yüzlü, kara saçlı Alman kızı birkaç dakika daha yerinde kalmış, geri kalan deniz cevizlerini açıp içindekileri filelerden ikisine doldurmuştu. Bu el bombalarının çevresindeki çifte kırmızıçizgiden bunların elektronik fünye ile ateşlenebilecekleri anlaşılıyordu.
İngrid'in sesi, şimdi hepsi de uyanmış olan yolcuların yerlerinde daha dik oturmalarına neden oldu.
“... Şu anda eylem komandosunu uçak içinde yürümekte olan subayı uçağa yüksek patlayıcı gücü olan el bombaları yerleştirmektedir.” Kara saçlı her on beş sırada bir üst bölmelerin kapaklarını açarak içine bir bomba yerleştirdi, kapağı kapattı, yoluna devam etti. Yolcular dehşet içinde kendisini seyrediyorlardı. “O bombalardan her biri bu uçağı paramparça etmek için yeterlidir. Bunlar on beş santim zırhı olan bir tankı delip sarsma gücüyle mürettebatını öldürmek üzere yapılmışlardır. Şu anda subayım bunlardan on dördünü yerleştirmektedir. El bombaları benim kontrolümde olan elektronik bir vericiyle patlatılabilirler... ve böyle bir şey olduğunda da gürültüsünün ta Kuzey Kutbu'ndan işitileceğinden hiç kuşkunuz olmasın.”
Yolcular rüzgâra kapılmış yapraklar gibi titrediler, bir yerlerde bir kadın ağlamaya başladı. Kimse dönüp bakmadı kadına.
“Ama ortada merak edecek bir durum yok. Böyle bir şey olmayacak çünkü. Herkes denileni yapacağı için bu harekât sona erdiğinde kendinizle gurur duyacaksınız.
Biz hepimiz soylu ve görkemli bir görevin ortaklarıyız, insanın özgürlüğü ve onuru için savaşıyoruz. Bugün yeni bir dünyanın kurulması için önemli bir adım attık. Haksızlıktan ve zorbalıktan temizlenecek ve halkların refahına adanacak bir dünyanın kurulması için.”
Hâlâ ağlayan kadına bu kez daha tiz sesle bir de çocuk katılmıştı.
Kara saçlı kız yerine dönüp Mahe Havaalanı'nda madeni detektörün ortaya çıkardığı fotoğraf makinesini çantasından aldı. Makineyi boynuna astı, geri kalan iki tabancayı birleştirdikten sonra bunlarla mermi kütüklüğünü pilot bölmesinde kendisini bekleyen iriyarı sarışın kıza götürdü. İngrid esmer kızı hiç çekinmeden dudaklarından öptü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder