Mezbaha No 5'ten...
Birinci kattaki asansör kapısı madenî kıvrımlarla süslüydü. Demir sarmaşık her delikten fışkırmaktaydı. Üzerine iki dudukuşunun tünediği demirden bir de dalı vardı bu kapının.
Yeni terhis olan delikanlı asansörü bodruma indirmeye karar verdi, kapıyı kapadı ve inişe geçti, ama nikah yüzüğü süslere takılmıştı. Taban aşağı iner ve ayaklarının altından kaçarken havada asılı kalıverdi, asansörün tavanı da onu ezdi. Hayat bu.
Haberimi telefonla bildirdim, parafinli kağıda geçirecek olan kadın beni sorguya çekti: «Karısı ne dedi?»
«Henüz haberi yok, «cevabını verdim» Kaza yeni oldu.»
«Onu arayın ve konuşturun.»
«Ne?»
«Polisten, Başkomîser Finn olduğunuzu belirtin. Kötü bir haberiniz olduğunu söyleyin. Kadına olayı bildirin ve ne diyeceğini bekleyin.»
Dediğini yaptım. Kadın haberi beklenebileceği gibi karşıladı. Bir çocuk vardı ortada. Falan filan.
Gazeteye döndüğümde yazıişleri sekreteri kız, kendi merakını gidermek için ezilen adamın ezildiği an ne durumda olduğunu sordu.
Ona anlattım.
«Sizi sarstı mı?» diye üsteledi. Üç Silahşor şekerlerini yutaraktan.
«Yok be canım, Nancy. Savaş sırasında bunun bin beterini gördüm.»
Daha o sıralar sözde Dresden'le ilgili kitabı yazmaktaydım. Henüz Birleşik Amerika'da, ön planda olan ünlü hava akını değildi. Pek az Amerikalı, bunun Hiroşima'dan çok daha öldürücü olduğunun farkına varıyordu. Ben de bilincinde değildim. Pek büyük bir patırtı koparıl-mamıştı.
Bir kokteyl sırasında, tanık olduğum şekliyle hava akınını ve yazmak istediğim kitabı Şi-kago Üniversitesi profesörlerinden birine anlatıyordum. Toplumsal Düşünce Derneği adlı bir kuruluşun üyesiydi. Bana toplama kamplarından, Almanların ölü Yahudilerin yağıyla nasıl mum ve sabun yaptıklarından ve bununla ilgili şeylerden söz etti.
Ona tek söyleyebileceğim şuydu: «Biliyorum. Biliyorum. Biliyorum.» ikinci Dünya Savaşı hiç kuşkusuz herkesi katılaştırmıştı. New York eyaletinde, Schenec-tady'de General Electricin dış ilişkiler görevlî si, ilk evimi satın aldığım Alplaus köyünde de gönüllü itfaiyeci oldum. Patronum, rastlamak talihsizliğine …